
Erdem Yazaroğlu
MÜMİNLERE TESELLİ VE MÜJDELER
MÜMİNLERE TESELLİ VE MÜJDELER
1-“Herhangi birinizin tövbe etmesinden dolayı Allah Teâlâ’nın duyduğu hoşnutluk, ıssız çölde giderken üzerindeki yiyecek ve içeceğiyle birlikte devesini elinden kaçıran, arayıp taramaları sonuç vermeyince deveyi bulma ümidini büsbütün kaybederek bir ağacın gölgesine uzanıp yatan, derken yanına devesinin geldiğini görerek yularına yapışan ve aşırı derecede sevincinden ne söylediğini bilmeyerek:
-Allah’ım! Sen benim kulumsun; ben de senin Rabbinim, diyen kimsenin sevincinden çok daha fazladır.” (1) (s.a.v)
2-“Yorgunluk, sürekli hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan, ayağına batan dikene varıncaya kadar Müslüman’ın başına gelen her şeyi, Allah, onun hatalarını bağışlamaya vesile kılar.” (2) (s.a.v)
3-“Mü’min’in başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır: O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.” (3) (s.a.v)
4-"Öyleyse siz, bütün zamanlarınızda beni anın, beni gündeminizden çıkarmayın ki ben de sizi her an bağışlamak ve sevap vermekle anayım..." (Bakara, 2/152)
5-"Ey iman edenler, Allah'ı çokça anın ve gündeminizden hiç çıkarmayın ve sabah akşam onun şanını yüceltin. O Allah ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, üzerinize rahmet etmekte, Melekleri de size bağışlanma dilemekte. İşlerinizin düzgün gitmesi için dua etmektedirler. Allah Mü'minler’e karşı çok merhametlidir." (Ahzab, 33/41-43)
6-"Allah Teala Hazretleri diyor ki: Ben, kulumun hakkımdaki zannı gibiyim. O, beni andıkça ben onunla beraberim. O, beni içinden anarsa ben de onu içimden anarım. O, beni bir cemaat içinde anarsa, ben de onu daha hayırlı bir cemaat içinde anarım. O, şayet bana bir karış yaklaşacak olursa, ben ona bir zira yaklaşırım. Eğer o, bana bir zira yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim. Kim bana şirk koşmaksızın bir arz dolusu günahla gelse, ben de onu bir o kadar mağfiretle karşılarım." (4) (s.a.v)
7-“Bir Müslüman’a herhangi bir musibet, bir sıkıntı, bir keder, bir üzüntü, bir eziyet, bir gam dokunursa, hatta kendisine bir diken bile batarsa, mutlaka Allah bunları onun günahlarına kefaret yapar.” (5) (s.a.v)
8-“İki göz var ki, onlara asla ateş dokunmaz; bunlardan biri Allah korkusundan gözyaşı döken göz, diğeri ise Allah yolunda -nöbet tutarak- geceyi geçiren (ve uykusuz kalan) göz.” (6) (s.a.v)
9-De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. (Zümer Suresi 53. Ayet)
(Bu âyet-i kerimede Allah’ın rahmet ve muhabbetinin sonsuzluğu ifade edilmektedir. O’nun rahmeti her şeyi kuşatmıştır, her insan bu ilâhî rahmetten istifade edebilir. Ancak şu hususa dikkat etmek gerekir ki «Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin» demek, günah işlemeye devam edin, demek değildir. Bundan maksat, en günahkâr insanların bile tevbelerinin kabul edileceğini bildirmek, dolayısıyla bir an evvel kötülükten vazgeçip Allah’a dönmelerini teşvik etmektir.)
10-Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v) şöyle buyururken işittiğini söyledi:
– “Ne dersiniz? Birinizin kapısının önünde bir nehir olsa da o kimse her gün bu nehirde beş defa yıkansa, kirinden bir şey kalır mı?”
Sahâbîler:
– O kimsenin kirinden hiçbir şey kalmaz, dediler.
Resûl-i Ekrem:
–“Beş vakit namaz işte bunun gibidir. Allah beş vakit namazla günahları silip yok eder” buyurdular. (7) (s.a.v)
11-Şüphesiz Müslüman erkeklerle Müslüman kadınlar, Mü’min erkeklerle Mü’min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah’a derinden saygı duyan erkekler, Allah’a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah’ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. (Ahzap suresi 35.Ayet.)
12- Babayla oğlu kumsalda yürüyorlardı. Oğlu babasına sordu:
–Babacığım, bu kum tanelerinden daha çok ne var?
–Babanın günahları yavrum.
–Pekiyi ondan daha çok ne var?
Allah’ın Rahmeti yavrum!
13-“Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenleri müjdele. Onlar başlarına bir musibet geldiği zaman: "Biz Allah'a aidiz ve sonunda O'na döneceğiz." derler. İşte Rablerinden bağışlanma ve rahmet onların üzerinedir ve doğru yolu bulanlar da onlardır.” (Bakara Suresi, 155-157)
14-"Ebû Mûsâ’dan (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle demiştir:
Bir kulun çocuğu öldüğünde Allah Teâlâ meleklerine:
–Siz kulumun yavrusunu mu aldınız? der.
Melekler:
–Evet, derler.
Allah Teâlâ:
–Siz onun ciğerparesini mi aldınız? der.
Melekler:
–Evet, derler.
Allah Teâlâ:
–(Peki bu durumda) kulum ne dedi, buyurur.
Melekler:
–Sana hamd etti ve “Biz Allah’a aidiz ve ona döneceğiz.” dedi, derler.
Allah Teâlâ:
–Öyleyse bu kulum için cennette bir köşk bina edin ve ona “hamd köşkü” adını verin, buyurur." (8) (s.a.v)
15-“Bütün kalbiyle şehit olmayı isteyen kişiyi Allah, yatağında ölse bile, şehitler mertebesine ulaştırır.” (9) (s.a.v)
16- Ebu Said el-Hudrî (ra) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: Allah Teala Hazretleri cennet ehline: "Ey cennet ahalisi!" diye seslenir. Onlar: "Ey Rabbimiz buyur! Emrine amadeyiz! Hayır senin elindedir!" derler. Rab Teala: "Razı oldunuz mu?" diye sorar. Onlar: "Ey Rabimiz! Razı olmamak ne haddimize! Sen bize mahlukatından bir başkasına vermediğin nimetler verdin!" derler.
Rab Teala: "Ben sizlere bundan daha fazlasını vereyim mi?" der.
Onlar: "Bu verdiklerinden daha üstün ne olabilir?" derler. Rab Teala:
"Size rızamı helal kıldım. Artık, size ebediyyen gadab etmeyeceğim!" buyururlar." (10) (s.a.v)
17-İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedî kalıcılardır. (Bakara Suresi 25)
(Bu âyette, dünyada müslüman olup güzel işler yapan ve gerçekten mümin olarak ahirete göçen kimselerin alacakları mükâfatlar anlatılmış, orada cennetliklere verilen nimetlerin dünyadakilere benzediğine işaret edilmiştir. Ancak, ahiret nimetlerinin dünyadakilerle aynı olduğu düşünülmemelidir. Nitekim, Buhârî’nin «Bedü’l-halk» bahsinde rivayet ettiği bir hadiste «Cennet ehline gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, kalplerden bile geçmeyen nimetler verilir» denilmiştir.)
18-Abdullah b. Mes’ud (r.a).den:
Resûlullah s.a.v. şöyle buyurdu:
“Cennete son girecek bir adam vardır.
Sırat üzerinde kâh yürür, kâh düşer, kâh yüzüne ateşin alevi ulaşır ve yüzünü yakar. Sıratı geçince Sırat’a dönüp:
-Yücedir o Allah ki, beni senden kurtardı. Bana, ilk ümmetlerle sondakilerden kimseye vermediğini verdi, der. Önüne (altında ırmak bulunan) bir ağaç çıkarılır ve bu adam:
-Ey Rabbim, beni şu ağaca yaklaştır da gölgesinden faydalanayım ve altındaki ırmağın suyundan içeyim, der.
Yüce Allah:
-Ey insanoğlu, sana bunu verirsem, belki sonra başka bir şey istersin, buyurur. Adam:
-Hayır, ey Rabbim der ve başka bir şey istemeyeceğine söz verir. Allah sabırsızlığını gördüğü için kendisini mazur sayar ve kendisini bu ağaca yaklaştırır. Adam ağacın gölgesinden faydalanır, suyundan içer, sonra önüne bundan daha güzel bir başka ağaç çıkarılır.
Adam:
-Ey Rabbim, beni şu ağaca yaklaştır ki, altındaki suyundan içeyim ve gölgesinden gölgeleneyim, bundan başkasını istemeyeceğim, der.
Yüce Allah:
-Ey insanoğlu, söz vermedin mi ki, başkasını istemeyecektin. Buna yaklaştırırsam, yine de başkasını isteyeceksin, buyurur. Adam başkasını istemeyeceğine söz verir. Rabbi de kendisini mazur sayar. Çünkü, onun sabırsızlığını görür. Kendisini bu ağaca yaklaştırır, adam gölgesinde gölgelenir, altında akan sudan içer. Sonra karşısına bu iki ağaçtan daha güzel bir ağaç çıkarılır. Adam:
-Ey Rabbim, beni şu ağaca yaklaştır da gölgesinden gölgeleneyim, altında akan sudan içeyim, başkasını istemeyeceğim, der.
Yüce Allah:
-Ey insanoğlu, başkasını istemeyeceğine dair söz vermemiş miydin, der.
Adam:
-Ey Rabbim, bu son olsun, bundan başkasını istemeyeceğim, der. Rabbi sabırsızlığını gördüğü için adamı mazur sayar ve ağaca yaklaştırır. Yaklaştırınca, adam Cennetliklerin seslerini duyar ve:
-Ey Rabbim, beni Cennete girdir, der.
Rabbi:
-Ey insanoğlu, hangi şey seni tatmin eder ve isteklerine son verir. Sana dünyayı ve bir o kadarını daha versem tatmin olur musun? buyurur.
Adam:
- Ey Rabbim, sen âlemlerin Rabbi olduğun halde benimle alay mı ediyorsun, der.
Buraya geldiğinde) İbn-i Mes’ud r.a. güldü ve:
-Niçin güldüğümü sormuyor musunuz? dedi. Sordular…
- Peygamber (s.a.v.) böyle güldü, dedi.
- Peygamber (s.a.v) neden güldü? dediler.
Adam, “Alemlerin Rabbi olduğun halde benimle alay mı ediyorsun?” dediği vakit, Alemlerin Rabbi güldüğü için güldü, dedi ve bunun üzerine Allah adama:
-Ben seninle alay etmiyorum, fakat ben neyi dilersem yapmaya gücün yeten Allah’ım, buyurur. (11) (s.a.v)
KAYNAKÇA:
1-(Müslim, Tevbe 7. Ayrıca bk.Tirmizî, Kıyâmet 49, Daavât 99; İbni Mâce, Zühd 30)
2-(Buhârî, Merdâ1, 3; Müslim, Birr 49)
3-(Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61)
4-[Buhari, Tevhid 16, 35; Müslim, Zikr 2, (2675), Tevbe 1, (2675)]
5-(Kenzu’l-ummal, h. no: 5875)
6- (Tirmizî, Fedâilu’l-Cihâd, 12/1639)
7- Buhârî, Mevâkît 6; Müslim, Mesâcid 283. Ayrıca bk. Tirmizî, Emsâl 5; Nesâî, Salât 7; İbni Mâce, İkâmet 193
8- Tirmizî, Cenâiz 36
9- Müslim, İmâre 157. Ayrıca bk. İbni Mâce, Cihâd 15
10-(Buhârî, Rikak 51, Tevhid 38; Müslim, Cennet 9; Tirmizî, Cennet 18)
11-Müslim
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.