
Erdem Yazaroğlu
KÖKLERDEN GÖKLERE DOĞRU-9
BİR YUDUM FERASET-14
BİR KISSA-BİR HİSSE-1
BİR KAZ GÖNDERSEM YOLARMISIN?
Çok soğuk bir kış günü padişah, tebdil-i kıyafet gezmeye karar vermiş. Yanına baş vezirini alıp yola çıkmış. Bir dere kenarında çalışan yaşlı bir adam görmüşler.
Adam elindeki derileri suya sokup, döverek tabaklıyormuş.
Padişah, ihtiyarı selamlamış:
- Selamünaleyküm ey pir‘i fani!
- Ve aleykümselâm ey Serdar-ı Cihan-i!
Padişah sormuş:
- Altılarda ne yaptın?
- Altıya altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor.
Padişah gene sormuş:
- Geceleri kalkmadın mı?
- Kalktım, lâkin ellere yaradı.
Padişah gülmüş:
- Bir kaz göndersem yolar mısın?
- Hem de ciyaklatmadan!
Padişahla baş vezir adamın yanından ayrılıp yola koyulmuşlar.
Padişah baş vezire dönmüş:
- Ne konuştuğumuzu anladın mı?"
- Hayır padişahım.
Padişah sinirlenmiş:
- Bu akşama kadar ne konuştuğumuzu anlamazsan kelleni alırım.
Korkuya kapılan baş vezir, padişahı saraya bıraktıktan sonra telşla dere kenarına dönmüş. Bakmış adam hâlâ orada çalışıyor.
Ne konuştunuz siz padişahla... Adam, baş veziri şöyle bir süzmüş:
- Kusura bakma. Bedava söyleyemem. Ver bir yüz altın söyleyeyim. Baş vezir, yüz altın vermiş.
- Sen padişahı, serdar-ı cihan, diye selamladın. Nereden anladın padişah olduğunu.
- Ben dericiyim. Onun sırtındaki kürkü padişahtan başkası giyemezdi.
Vezir kafasını kaşımış.
- Peki, altılara altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor ne demek?
Adam, bu soruya cevap vermek için de bir yüz altın daha almış.
- Padişah, altı aylık yaz döneminde çalışmadın mı ki, kış günü çalışıyorsun, diye sordu.
Bende, yalnızca altı ay yaz değil, altı ay da kış çalışmazsak, yemek bulamıyoruz dedim. (32 ise ağızdaki dişten kinaye, boğaz)
Vezir bir soru daha sormuş:
- Geceleri kalkmadın mı ne demek?"
Adam bir yüz altın daha almış.
- Çocukların yok mu diye sordu. Var, ama hepsi kız. evlendiler, başkasına yaradılar, dedim.
Vezir gene kafasını sallamış.
- Bir de kaz gönderirsem dedi, o ne demek...
Adam gülmüş.
- Onu da sen bul...
Hesap uzmanıyım diye kendini öven bay bay kemalin seçim sonucu aldığı netice bana bu kıssayı hatırlattı. Bay bay kemal, kıssadaki vezire ne kadarda benziyor. Toplamda yüzde bir oy alamayan partilere, 40 milletvekilini hoyratça dağıttı. Müttefikleri Bay bay kemali kaz gibi yoldular, hem de ciyaklatmadan!
Ama o hala zafer çığlıklar atıyor. Kendisinin galip olduğunu söylüyor. Elbette…
Ayaklarının dibine kadar pisliğe battığı halde özgürlük şarkıları söyleyebilen tek hayvan horozdur. Ey CHP liler lütfen horozlanmaya ve horoz gibi ötmeye devam ediniz. Bu aziz ve asil millet, 28 mayısta sesinizi sandığa gömecek Allah’ın izniyle. 29 Mayısta çift zafer kutlayacağız. Şimdiden bu zafer aziz milletimize mübarek olsun. Yüce Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar olsun.
BİR KISSA-BİR HİSSE-2
YEŞİLİ GÖRÜNCE DAYANAMIYORUM…
Kıssa bu ya…
Adamın birisi gözünden ameliyat olmuş. Hasta iyileşince doktor hastayı taburcu etmiş. Bir süre sonra hasta doktorunu ziyarete gelmiş. Doktor hastasına sormuş:
-Nasıl gözünden memnun musun?
-Hasta:
-Çok teşekkür ederim doktor bey. Gözüm çok iyi görüyor. Lakin yeşili görünce dayanamıyorum. Hemen oraya yöneliyorum. (Meğer doktor hastasına ameliyatla koyun gözü takmış!)
Bay bay Kemal her ne kadar milliyetçi- muhafazakar söylemlere soyunsa da yeşili görünce dayanamıyor. (Yeşil sol parti)
Genlerindeki;
Na-pak,
kaypak
ve
gaydır-ı gubbak C.H.P ruhu hemen hortluyor. Onlara methiyeler düzüyor. Onlara özerklik vadediyor. Terörist elebaşlarını tahliye edeceğini söylüyor. Onların vatanları için savaşan özgürlük savaşçıları olduğunu söylüyor. Hal böyle olunca da milliyetçi- muhafazakar söylemleri hiçbir anlam ifade etmiyor. Adama demezler mi o zaman:
Sen yıldızlara taş atarken,
Paçandan damlayanları bir görsen!
Her tarafından vıcık,vıcık; yalan, dolan,entrika, ihanet damlıyor…
NOT-1: CHP nin 40.000 Azerbeycanlı Türkü irana nasıl imha ettirdiğinin linkini yazıyı uzatmama adına yorumlar bölümüne link olarak alıyorum. Lütfen oradan okuyunuz ve paylaşınız.
NOT-2: İsmet inönü'nün Yunan malullerine 300 lira bağış yapmasıyla ilgili linki yorumlar bölümüne link olarak alıyorum. Lütfen oradan okuyunuz ve paylaşınız.
BİR KISSA- BİR HİSSE-3
BEN AYIYIM, BEN AYIYIM!
İstihbaratı güçlü ülkeler, kendi arasında bir yarışma tertip etmişler. Yarışmanın konusu:
Ormana salıverilen ayıyı kararlaştırılan sürede en önce kim bulacak?
A ülkesinin ajanları kısa bir süre sonra ayıyı yakalayıp getirmişler.
B ülkesinin ajanları ayının ayak izlerini bulduk demişler.
C ülkesinin ajanları ayıyı gördük demişler.
D ülkesinin ajanları ayının sesini duyduk demişler.
E ülkesinin ajanlarında bir ajanı ise bir ayı postuna bürünerek ayı gibi sesler çıkarmış ve şöyle demiş:
-Ben ayıyım, ben ayıyım!
Bay bay Kemalin ve şürekasının suratında Osmanlı Şamarı patlayınca; 9 ışık, 9 yıldız gözlerinin önünde uçuşmaya başladı herhalde. Ayıyı bulamayıp ayı taklidi yapan ajan gibi(!) Ben ülkücüyüm, ben milliyetçiyim demeye başladı. Çok güzel bir atasözümüz vardır:
-Olsayla, bulsayı evlendirmişler, çocukları keşke olmuş.
-Eğer oğuz destanlarını dinlemekle ülkücü olunsaydı Türk tarihini araştıran bütün yabancı tarih bilimciler ve Antropolog’ların hepsinin Ülkücü olması icabederdi.
-Hangi Ülkücü, çeyrek porsiyon domuzu 7 dakikada midesine indirdiğini övünerek anlatır ha?
-Hangi Ülkücü Peygamber Efendimizin (s.a.v) övgüsüne mazhar olmuş cihan padişahı Sultan Fatihe edepsiz ve terbiyesiz hareketler yapar ha!
-Hangi Ülkücü, Zeus heykelinin önünde saygı ve tazimde bulunur ha? Halbuki Türkler Müslüman olmazdan önce bile, insan eliyle yapılan hiçbir puta tapmamışlardır.
-Hangi Ülkücü'ye Yunan basını methiyeler düzmüştür ha?
Size sizin çok sevdiğiniz Komünist devrimci Küba lideri Che Guevara’nın bir sözüyle cevap vermek isterim:
-Eğer düşmanın seni seviyorsa, sende bir puştluk var demektir!
Evet sevgideğer okurlarım!
Bu faslı da Kastamonu yöresine ait çok sevdiğim bir sözle geçelim:
Gök çökebülü,
Yol gaybolabülü,
Dağ devrülebülü,
Köşeden her an bir ajan(!) pardon bir ayı çıkabülü,
Her an her şey olabülü…
BİR KISSA- BİR HİSSE-4
YÜZÜNDEKİ ASALETİ ALAMIYORUM!
Osmanlı'nın netametli dönemlerinde bir paşa, memurlarından Âlim bir zata kafayı fena takmış… Ona etmediği eziyet, yapmadığı kötülük kalmamış. Onu sürgünlere göndermiş. En zor vazifeleri vermiş. Ama Âlim zat Allah’ın izniyle bütün bu zorluklarından üstesinden gelmiş. Verilen vazifeleri de büyük bir başarıyla yerine getirmiş. Lakin bütün bu olaylardan en enteresan olanı ise, Âlim zat paşanın yanına ne zaman gelse, paşa heyecana kapılır, hemen ayağa kalkar, alim zata acayip hürmet eder, izzet ve ikramda bulunurmuş.
Paşanın yardımcıları bu çelişkiyi anlamayarak sormuşlar:
-Efendim!
Bu zata etmediğiniz eziyet, yapmadığınız kötülük kalmadı. Bu hepimizin malumudur. Lakin yanınıza gelince bir anda telaşlanıyor ve hürmet gösteriyorsunuz. İzzet ve ikram da bulunuyorsunuz. Bunun sebebini anlayamadık?
Paşa:
-Evet bu zata çok büyük eziyet ve zulümler ettiğim doğrudur. İstesem canını da alırım. Lakin yüzünde öyle bir asalet var ki işte onu alamıyorum. O yanıma geldiğinde heyecanlanmam ve hürmet göstermem ondaki bu asalet sebebiyledir.
Ey yaptığı üç kuruşluk yardımları başa kakan C.H.P liler!
Eğer bu asil millet sizin zilletli ve mihnetli yardımlarınızla size oy verecek olsaydı, C.H.P kıyamete kadar iktidar olurdu. Lakin tek parti dikdatörlüğünden hemen sonra bu asil millet C.H.P zulmüne Osmanlı şamarını atmış ve özüne dönmüştür. Siz bu aziz milletin yüzündeki asaleti asla alamayacaksınız. Sizin nasibinize hep öfkelenmek ve seçim sonunda histerik nöbetler geçirmek kalacak! Bin beter olun ve öfkenizden geberin!
Eğer bu asil millet sizin baskılarınıza ve işkencelerinize boyun eğseydi aynen sizin gibi olurdu. Ama insanların gönüllerine zorla hükmedemezsiniz. Sahte gülücüklerinizle, riyakâr yardımlarınızla bu asil milleti asla kandıramazsınız. Kalp sizin ellerinizde, nefret ise kalplerinizde.
Eğer chp nin bu asil millete olan kin ve nefretini elektrik enerjisine dönüştürme imkanı olsaydı, chp’nin uşaklığını yaptığı Amerika, İngiltere, Fransa gibi emperyalist ülkelerin bütün elektrik ihtiyacını kıyamete kadar temin etmek mümkündü. Pekiyi bu neden böyledir?
Çünkü, şerrin taklitleri şerrin orjinallerinden daha çirkef, çirkin ve çukur olurlarda ondan.
Yaptığınız yardımları başa kakacak kadar aşşağılık ve çukur adamlarsınız vesselâm.
Peyamber efendimiz (s.a.v) bu konuda şöyle buyururlar:
Yaptığı yardımdan geri dönen kişi kusmuğunu yalayan köpek gibidir.
[Ebu Davud, Büyû 83, (3539); Tirmizî, Büyû 52, (1299); Nesâî, Hibe 2, (6, 265); İbnu Mace, Hibe 2, (2377)]
ÇOK ÖNEMLİ BİR UYARI:
OKÇULAR TEPESİNİ SAKIN TERK ETMEYELİM!
Kıymetli Okurlarım ve Sevgideğer Dostlarım!
Eğer Tarihten ibret almazsak, gelecek nesiller için ibret oluruz. Peygamber Efendimiz (s.a.v) Uhud Harbinde Ayneyn geçidine Abdullah b. Cübeyr komutasında elli okçu görevlendirmiş ve onlara şöyle talimat vermişti: “Ne şart ve durum olursa olsun asla burayı terk etmeyeceksiniz. Bizlerin cesetlerinin yaban kuşlar(akbabalar) tarafından parçalandığını görseniz bile yerinizi bırakmayacaksınız.” İbn Sa’d, Tabakât, c. 2, s. 47; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, c. 4, s. 293)
Yarın ki seçimlerde mutlaka tam katılım sağlayalım. Asla rehavete kapılmayalım. Oylarımızı dikkatle ve kusursuz kullanalım. Bir oyumuzu bile zayi etmeyelim. Bu seçim bugüne kadar ki bütün seçimlerden farklıdır. Çünkü eğer bu seçimi kaybedersek bir daha belimizi asla doğrultamayız. Bunu şöyle bir misalle anlatmaya çalışayım:
Uzaya fırlatılan bir füze, enerji tankındaki yakıtın tam dörtte üçünü, atmosfer tabakasının basıncını delmek için harcarmış. Atmosfer tabakasını geçtikten sonra Kalan dörtte birlik enerjiyle çoook uzun mesafeler katedermiş.
Şimdi…
Ulu hakanımız Abdülhamid’den bugüne kadar bu aziz ve asil millet şer odaklarının ve onların taşeronu c.h.p nin entrikalarını aşabilmek için çok büyük bir enerji harcadı. Şimdi daha yeni yeni bu şer odaklarının ve chp zulüm atmosferini delmek üzereyiz. Yeni Türkiye Yüzyılının başlayabilmesi için bu seçime mutlak bir katılım sağlamalıyız ve bir oyu dahi ziyan etmemeliyiz. İnşa-Allah bu seçimden zaferle çıkarsak yapılan bütün yatırımlar meyvesini verecek ve yeni Türkiye Yüzyılı başlayacaktır.
Sefer bizden, zafer Allah’tandır.
Şimdiden mübarek olsun...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.