Erdem Yazaroğlu

Erdem Yazaroğlu

KÖKLERDEN GÖKLERE DOĞRU-6

BİR YUDUM FERASET-11

TARİHÎ TEKERRÜR MÜ?

II. Abdülhamit Han gitmeden bu ülke düzelmez" diyen;
Şeyh,
Din alimi,
Ateist,
Mason,
Ermeni ve
Rum çeteciler hep beraber
"İttifak ‘’ettiler, birleştiler.
― Abdülhamit gitti ...
9 sene sonra koca imparatorluk ta gitti.

― Erdoğan da gider ...
Gider ama neler, neler daha gider hiç düşündün mü?
― Bugün Erdoğan karşısındaki cepheye bakmak yeterli ...
― Şu anki muhalefet profili aynen o zamanki muhalefet korosunu aratmayacak şekilde adeta dizayn edilmiş gibi ...
― Dindarından dinsizine,
Yahudisinden Ermenisine,
Vatanseverinden hainine varıncaya kadar her kafadan sesin olduğu o zamanki muhalefet korosu;
Sırf şahsi öfkesi,
Nefreti,
Kıskançlığı veya basiretsizliği yüzünden koca imparatorluğu param parça etti gitti ..!
Aynen bu günki muhalefetin oluşması gibi ...
Ne acı değil mi?

― Şimdi;
Bu günki muhalefet güruhunun,
"Abdülhamid gitsin de ne olursa olsun"
Örneğinde olduğu gibi;
"Erdoğan gitsin de ne olursa olsun"
Moduna girmiş olmalarına
"Tesadüf" mü yoksa
"Tekerrür" mü dersiniz?
― Dini terminolojide tesadüf diye bir şey olmayacağına göre;
"... hiç ibret alınsaydı tarih tekerrür mü ederdi"
Demek gibi dini ve vicdani bir sorumluluğumuz vardır.
― Bir gariplik var sanki ...
Sanki 100 yıllık tiyatro yeniden sahnede ...
Evet Erdoğan'da gider ...
Ya sonra ..!
― II. Abdulhamid’in son zamanlarında karşısında yer almış olan;
Elmalılı Hamdi YAZIR,
Filozof Rıza Tevfik vb.
Kişilerin pişmanlığını yaşayarak aynı delikten iki defa ısırılan Müslüman misali tarihin tekerrür etmesini hangi Mü'min talep edebilir ki ..?
İstemezsiniz elbet ...

― 19 Temmuz 1909'da
Ayasofya meydanında o zamanki Volkan Gazetesinin başyazarı
Derviş Vahdettin,
Mithat Paşa ile karşılaşır ve sorar;
"Paşam!
İstediğiniz oldu.
Abdülhamid gitti.
Şu an projeniz nedir,
Neler yapmayı düşünüyorsunuz?"
Alınan cevap oldukça ilginçtir.
"Biz sadece Abdülhamid'i yıkmaya odaklanmıştık!." der...

― Vicdan Azabının Ağırlığı;
Sultan Hamid hakkında malûm fetvayı hazırlayanlar içinde bulunan,
Tefsir sahibi Elmalılı Hamdi YAZIR şöyle der;
''Hayatımda bu kadar ağır bir vicdan azabı çekmedim.
Başıma ne geldiyse bunun manevî sillesidir.
Gençlik saikasıyla bir iştir işledim ..! Allah beni affetsin!''

Düşünüyorum.
― İstiklal Marşı gibi bir duygular manzumesini yazacak kadar vatan sevgisi yüksek olan reformist Mehmet Akif’in,
son Şeyhülislam’lardan Mustafa Sabri gibi
Ehl―i sünnet bir alimin,
Sultan Abdülhamit’in düşmanlarıyla beraber hareket ederek sebeb oldukları sonucu düşünüyorum.
― O koca Sultan’ın hal edilmesiyle beraber koskoca Osmanlı mülkünün her tarafında kan ve göz yaşı, zulümler, tecavüzler aldı başını gitti.
― Yemen, Balkan ve sonunda Cihan Harbiyle koskoca imparatorluk parçalandı ve milyonlarca insanlarımız yerlerinden oldu, bir kısım açlıktan ve yokluktan yollarda kırıldı, çoğunu da o diyarlarda bıraktık.
― Sadece Çanakkale’nin faturası 270 bin vatan evladıdır.
Onun gibi nicesini yaşadık 10 yıla kalmadan.

― Ben de
Mehmet Akif’,
Said-i Nursi,
Babanzade,
Hasan Basri Çantay,
Elmalı’lı Hamdi,
İskilipli Atıf,
Ömer Rıza Doğrul,
Mustafa Sabri’lerin...
― İttihat ve Terakkinin ateist, deist aptalları ve hainleriyle beraber, 
Abdülhamit’i yıkmaya yardımcı olanlar gibi,
Erdoğan’ı yıkan şer cephesine hizmet etmek istemiyorum.

― 100 yıl sonra bu ülke tarihi yazılırken benim de Erdoğan’ı yıkanlarla beraber olup;
― ABD
İngiliz ve
Alman politikalarına hizmet etti, denilmesini istemiyorum.

― 100 yıl önce Sandanski’ydi. Bugün Murat Karayılan. 

-100 yıl önce ittihat ve terakkiydi bugün CHP.
― 100 yıl önce Hürriyet ve İtilaf Partisiydi bugün Saadet.
― Kusura bakmayın 100 yıl sonra aynı hatayı işleyenlerden olmayacağım.
― Ben
yanlışlarını söyleyeceğim.
Kusurlarını yazacağım ama,
Erdoğan’ı indiren şer cephesiyle beraber olmayacağım.
Hedefleri bu seferde Türkiye’yi parçalayıp bitirmek…

Başkan Erdoğanla yola devam.
Allah c.c
Onu ve samimi arkadaşlarını muvaffak etsin.
Rabbimiz
Her türlü beladan kazadan korusun kollasın esirgesin. Amin...
 Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu

İsrail Gazetesinde Çıkan Bir Yazı:

Erdoğan’ın gerçek hedefi Yunanistan’da yaygara çıkartıp dikkati gereksiz şekilde onlarin üstüne çekmek. Ancak Erdoğan’ın gözü doğuda. Milli silahlarını İslam ümmetinin silahları yapmak, böylece İslam NATO'su kurmak, Pakistan ile nükleer silahlara kavuşmak, Suriye üzerinden hızlıca Kudüs'e girebilmek, YPG'yi bitirip Arap’larla bağlantı kurmak, Doğu Akdeniz’de petrol ve gaz cikartıp ekonomik ve siyasi büyük güç olmak, Kıbrıs üzerinden Gazze’ye çıkmak, Amerika’yı Orta Doğu’dan kovmak ve Halife ilan edilmek istiyor.

 Suriye savaşı İsrail’in hayatta kalma savaşıdır. Amerika Suriye’yi kaybederse Orta Doğuda cihad başlar, Türkler ve Ruslar mücahidlere silah verir, Amerika Irak’ı da kaybeder Mısır’ı da kaybeder, her yer Türk’lerin kontrolüne girer. Türk’leri ancak hava savaşında durdurabilirdik, geç kalındı. Hava milli savunmalarını kurmak üzereler. İlk temasları YPG ile oluyor ve YPG’yi İsrail silahlandırdı. Ama bir varlık gösteremiyorlar. Türk SiHAlarıyla her gün 50 asker kaybediyorlar. Geriye bir tek Akdeniz sahillerindeki birleşik Avrupa donanması kalıyor. Onlar da tehlikeli eşiğe gelmek üzereler. Bu birleşik donanma yakında Türk’lere yenilebilecek kritik eşiğe gelmiş olacak. İstendiği gibi varlık gösteremeyecekler. Türk’ler o donanmaya karşı da hazırlanıyorlar. Kıbrıs’a deniz üssü ve anti gemi füzeleri yerleştirdiler. Akdeniz sahilleri ve Kıbrıs’ta S-400 bataryaları kurdular. Yakında birleşik donanmanın da karşısına eşit güçte donanmayla gelecekler. 

Türkiye bunları tek başına yapabiliyorsa, İslam NATO'su ile neler olmaz. Zaman Türk’lere çalışıyor ve artık düşmanımız oldu. Türk’leri yenersek İslam’ı da yeneriz. Türk’leri yenemezsek İslam’ı kimse durduramaz ve İsrail namaz kılar. Filistin’lilere itaat edersiniz. Şeriat ile size hükmedilir. Tel Aviv ve Kudüs’te, her yerde ezan duyarsınız. Tek bir Musevi bile bu topraklarda bırakmazlar. Kadınlarınız pazarlarda cariye olarak satılır. Çocuklarınız elinizden alınır, Mücahid olarak yetişirler. Tüm dünyada Musevilik yok edilmiş olur. 

Şununda belirteyim; Türk’lerin yükselişi Erdoğan ile değildir sadece, Erdoğan sonrasında da aynen böyle bir süreç öyle yada böyle devam edecektir. Bu Erbakan’ın doktriniydi ve süreci o başlatmıştır. Bunların bugün yada yarın olmasının hiç bir hükmü yok. Türk’lerin hedeflerinden hiç bir şeyi de değiştirmeyeceğini İsrail’in artık görmesi gerekiyor. Erdoğan gider, Türk’ler biter diye basite alırsanız hatayı burada yaparsınız. Türk’lerin geçmişine bakın, olaylar hiçte öyle olmuyor, doktrinleri sahipleniyorlar. Türkiye’deki muhalefete de güvenmeyin, zamanla o da kalmayacak. Dediğim gibi, zaman bizim düşmanımız derim size ve işler hiçte planlandığı gibi gitmiyor sanki bizim plânlarımız üzerinde Allah'ın bir başka plânı var. 
Jerusalem post-Israil.

 

Bu yazı toplam 2138 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
15 Yorum