
Erdem Yazaroğlu
EN GÜÇLÜLERİ, EN GÜÇSÜZLERLE MAĞLUP EDEN ALLAH’IN ŞANI NE YÜCEDİR!
Allah’u Tealâ, en zalim zorbaları; en zayıflarla mağlup etmiştir…
Allah’u Tealâ azgın Nemrut’u, topal bir sivrisinekle helâk etti.
Yeryüzünde ilâhlık taslayan Firavun ve saltanatı, bebekken sahiplenip sarayda itimamla büyüttüğü Hz. Musa (a.s) tarafından yok edildi. Kibir abidesi Firavun, bugün ingiltere’de müzelik eşya! İbret alanlara müjdeler olsun. Zaten geçmişten ibret almayanlar geleceğe ibret olurlar.
Hz. Musa ve Hz. Yusuf’un (a.s), Firavun saraylarına girişi ne kadar da birbirine benzemektedir. Hz. Musa (a.s) Firavun’un ailesi tarafından bebekken sahiplenilip, sarayda yetişti. Hz. Yusuf (a.s) bir tüccar tarafından kuyudan çıkarılıp köle diye (Mısır’ın ikinci adamı vezir Potifar’a) saraya satıldı. Her iki Peygamberde (a.s) çağının putperest düzenini yerle bir ettiler. “Şüphesiz ki Allah; tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Enfal Suresi, 30. Ayet)
Mekkeli müşrikleri, Peygamberimizin (s.a.v) saklandığı mağaranın kapısında, bir örümcek ağı ve güvercin yumurtası aldattı! Bir güvercin yumurtası ve örümcek ağıyla aleme maskara oldular.
İslâm’a savaş açan, yeryüzünde ilâhlık taslayan Gargad suratlı, mermer tabiatlı nice zalim zorbaları; bir virüs, bir mikrop helâk etti.
Peygamber Efendimize (s.a.v) ve Kur'an'a düşmanlıkta çok ileri giden Ebu Lehep ve benzerlerinin ölümleri çok feci oldu. Murdar cesetlerini toprak bile kabul etmedi, kustu! Ücretle tutulan köleler, kokuşmuş cesedini (köpek leşi gibi) şehir dışına sürüklediler. Kokusundan yanına yaklaşılamadığı için, uzaktan atılan taşlarla cesedin üzeri örtülebildi.
Peygamber Efendimizi (s.a.v) taşlayan Ebû Leheb’in kokuşmuş cesedinin, uzaktan atılan taşlarla örtülmesi ne kadar ibret-âmiz bir hadisedir.
Kabe’yi yıkmaya gelen zalim Ebrehe ve ordusu, Cenab-ı Hakkın sayısız ordularından Ebabil kuşlarıyla helâk edildi.
Hz Yusuf’a (a.s) iftira atan Züleyha, çok mağrur ve güçlü bir kadındı. Saray çalışanları Hz. Yusuf’un (a.s.) ne kadar iffetli bir genç olduğunu bilmelerine rağmen, Züleyha’nın aleyhine tanıklık edemediler. Çünkü Züleyha, Mısır Azizi'nin karısıydı.
Allah-u Teala, Züleyha ve yardımcılarını, bir bebeğin şahitliğiyle mağlup etti. Züleyha’nın iftirası ve entrikaları, bir bebeğin şahitliğiyle yıkıldı.
Peygamber Efendimizin (s.a.v), Bu ümmetin Firavunu dediği Ebu Cehil, deve çobanı diyerek küçümsediği Abdullah bin Mesud (r.a) tarafından Bedir Harbinde öldürüldü.
Hz. Bilâl efendimize çok ağır işkenceler yapan Ümeyye Bin Halef, Hz. Bilâl (r.a) tarafından Bedir Harbinde öldürüldü. İki Mekke liderinin hor ve hakir gördükleri köleleri tarafından Bedir Harbinde öldürülmeleri, ne kadar ibret-âmiz bir hadisedir.
Kâbe’nin yakınına bile yaklaşmasına izin verilmeyen eskinin köle Bilal’i, İslam’ın şanlı müezzini oldu. Mübarek Kâbe’nin üzerine çıkarak kendini hor ve hakir gören Mekke’li Müşriklerin yüzüne Ezan-ı Muhammediyi gür sesiyle haykırdı.
Ezan-ı Muhammed-i günümüzün Bilâlleri tarafından, çağımızın Ümeyye bin Haleflerinin Gargad suratlarına okunmaya devam ediyor ve kıyamete kadar da devam edecektir. Nice Ebu Cehiller, nice Ümeyye Bin Halefler, nice Gargad suratlı ecnebi tasmalı hainler, Ezan-ı Muhammedi’den hoşlanmasalarda!
Ebu Leheb’in oğlu Utbe (bir rivâyete göre Uteybe) Rasûlullah (s.a.v) yanına giderek:“-Ben «Battığı zaman yıldıza andolsun.» (en-Necm, 1) ve «Sonra ona yaklaştı ve sarktı.» (en-Necm, 8) âyetlerini inkâr ediyorum.” dedi ve tükürdü.
Allah Rasulü (s.a.v):“-Allâh’ım, onun başına köpeklerden birini musallat et.” diye bedduâ etti. Babasıyla beraber gittiği bir Şam yolculuğunda, çok sıkı korunmasına rağmen, bir arslan onu parçalayarak yedi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Hükümdarları islam’a davet eden mektuplar göndermişti. İran kralı Perviz, Peygamber Efendimizin (s.a.v) kendisine gönderdiği mektuba hakaret edip parçaladı!
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle beddua etti:"Yâ Rabbi! Nasıl o benim mektubumu parçaladı, Sen de onu ve onun mülkünü parçala!" ( Zâdü'l-Meâd, 3:71.)
Bu bedduanın tesiriyledir ki, Kisrâ Perviz'in oğlu Şireveyh hançer ile onu parçaladı. Sa'd İbni Ebî Vakkas Hazretleri ise, İran saltanatını param parça etti. Sasaniye devletinin hiçbir yerde şevketi kalmadı.
En güçlülerin, en güçsüzlerle mağlup edildiğine yakın tarihimizden bir örnek…
Yunan Başbakanı Venizelos ve İngiliz Başbakanı Lloyd George Anadolu’yu tamamen işgal etmek için dehşetli bir plan yaptılar. Eğer bu dehşetli plân başarılı olsaydı, Anadolu tamamen işgal edilecekti. Fakat Cenab-ı Hak onların bu dehşetli plânlarını sadece bir askeriyle paramparça eyledi:Sadece bir maymunla!
“Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez.” (Müddessir Suresi. 31.Ayet)
Evet, Yunan Kralı bahçesinde beslediği bir maymun tarafından öldürüldü. Yunan kralının ölümü üzerine bu işgal gerçekleşmedi. Yunan milliyetçilerinin Megali İdea, nam-ı diğer Büyük Bizans’ın ihyasına dair çılgın hayalleri maymun ısırığı ile suya düştü.
Winston Churchill, “Bu maymunun ısırmasından dolayı bir kral ve çeyrek milyon kişi öldü” demişti. (The World Crisis, V/409, Londra 1929)
Bediüzzaman hazretleri bu olayı Rumûz isimli eserinde, Yahya Kemal ise Eğil Dağlar isimli eserinde bahseder. Merak eden okurlarımız, bu eserlere bakabilirler.
Bütün Peygamberler (a.s) sapık sistemleri ıslah için gönderilmişlerdir. Bütün sapık sistemlerde Peygamberlere (a.s) düşman olmuşlardır. Hem Peygamberler, hemde Peygamberlere iman eden Mü’minler, genellikle gariban, fakir, güçsüz kimselerdi. Toplum içinde herhangi bir statüleri yoktu.
Bütün peygamberler, tebliğ ile görevlendirildiği ülkelerde; güçsüz, fakir ve kimsesiz Mü’minlerle, zalim kralları ve çok güçlü insanları mağlup etmişlerdir.
Firavunların, Nemrutların, zalim zorbaların debdebeli sarayları vardı ama vahiy saraylara değil, mağaraya inmiştir.
Peygamberler ise “ümmi” insanlardı. En güçlüleri, en zayıflarla mağlup eden Allah’ın şanı ne yücedir. Düşünen insanlar için bunda ne büyük ibretler vardır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.