Erdem Yazaroğlu

Erdem Yazaroğlu

ADAM KITLIĞI (KAHT-I RİCAL)

Togo Heihachiro

Japon Amiral

Rus-Japon Savaşı’nda Rus donanmasını ezici bir üstünlükle mağlup eden Japonya’nın en büyük donanma komutanıdır.

Ülkesinden binlerce km uzaklıkta olan Osmanlı devletinde vatandaşların sevincine neden olmuştur. Halide Edip Adıvar bir oğluna amiralin ismini vermiştir.

Amiral Ülkesine döndüğünde, bir kahramana yakışır şekilde karşılanır. Tüm ülke yönetiminin katıldığı karşılama sonrasında, Amiral Togo’nun şerefine verilen yemek programının ardından, Başbakan ayağa kalkar ve “Sizin bu ülke için yapmış olduğunuz kahramanlıkları, savaş meydanlarındaki emeğinizi, bu topraklarda yaşayan hiç kimse unutmayacaktır, millet olarak size çok şey borçluyuz. Bu fedakârlıkların karşılığını size ödememiz mümkün değil, isterseniz emekli olup aileniz ve sevdiklerinizle birlikte zamanınızı değerlendirirsiniz, ya da valilik, bakanlık gibi bir mevkide, talip olacağınız bir görevi size açmaya hazırız” der.

Başbakanın konuşması bitince, herkes Amiral Togo’ya yönelmiş ve ne diyeceğini merakla beklemektedir. Oturduğu yerden ayağa kalkan Amiral, misafirleri selamladıktan sonra, ağır ağır konuşmaya başlar:

“Sayın Başbakanım, bana karşı göstermiş olduğunuz sevgi ve saygı için hepinize teşekkür ediyorum. Evet, çok yoğun ve yorucu savaş meydanlarında, askerlerim ile beraber büyük zaferler elde etmiş olmanın, mutluluğunu ben de yaşıyorum.

Bana layık gördüğünüz üstün mevkiler için, hepinize teşekkür ediyorum. Ancak ben bu tekliflerin hiç birisine talip olmayacağım.

O kanlı savaş meydanlarında fark ettiğim bir gerçek var…

Hiçbir savaş, insan yetiştirme mücadelesinden daha önemli değildir. Meydanlardaki savaşı kazanmak isteyen milletler önce ‘insan yetiştirme mücadelesini’ kazanmak zorundadır. İnsan yetiştirme mücadelesinin komutanları öğretmenlerdir. Bana bir ödül vermek istiyorsanız, ülkemin herhangi bir köşesine öğretmen olarak gönderin ki, yeni Togo’lar yetiştireyim. Ömrümün kalan yıllarını o şekilde geçirmek, benim sizden tek isteğim olacaktır…”

Hz Ömer’in (r.a.) En Büyük Arzusu…

Bir Oda Dolusu Adam!

Hz. Ömer Efendimiz (r.a), bir gün ashabın o gün için hayatta kalanları ile oturmuş sohbet ederken şöyle bir soru sorar:

-Ey Müslümanlar! Hadi bir temennide bulunun, şimdi bir dua etseydiniz Allah’tan ne isterdiniz?
Orada bulunanlardan biri şöyle dedi:

-Ey Emire’l-Mü’minin!

Ben Rabbimden isterdim ki şu oda dolusu kadar altınım olsun. Ben de onları Allah yolunda infak edeyim. Böyle yapmakla o infakın mutluluğunu yüreğimin ta derinliklerinde yaşayayım!”

Hz. Ömer, bu cevaptan memnun olur ama sorusunu yeniler:

-Temennide bulunacak başka biri var mı?” der.

Birisisöz alır, o da der ki:

-Ya Emire’l-Mu’minin! Ben de isterdim ki şu oda dolusu kadar atım olsun, o atları İslâm mücahitlerine vereyim, onlar da o atlara binip cihad meydanlarında koştursunlar, ben de böyle bir hayra vesile olduğum için sevineyim.

Hz. Ömer (r.a) bu cevaptan da memnun olur ve üçüncü kez sorusunu yeniler.

Bu sefer, mecliste bulunanlardan biri der ki:

-Ey Ömer! Herhalde senin duymak istediğin farklı bir şey var. O halde sen temennide bulun, biz seni dinleyelim!

Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a)der ki:

-Ben de Rabbimden isterdim ki şu oda dolusu kadar;

- Salim Mevlâ Eba Huzeyfe,

-Muaz b. Cebel,

-Ebû Ubeyde b. Cerrah gibi adamım olsun ve o adamlarla Allah’ın kelimesini daha da yücelteyim, böyle yapmakla Rabbimi daha da hoşnut edeyim.

Bin Adama Bedel, Bir Adam!

Hz. Ömer (r.a) Efendimiz Kadisiye savaşında ordu komutanı Saad Bin Ebi Vakkas( r.a) destek olarak iki adam göndermiş ve yazdığı mektupta ona şöyle demişti:

-Sana iki adam yolluyorum ki onların her biri bin adama bedeldir. Onlar, Amr b. Ma’dikerb ile Talha b. Huveylid’dir. Bin adama bedeldir dediği Amr b. Ma’dikerb o gün düşman ordusunu dağıtan en önemli işleri gerçekleştirmişti.

Akif’in Büyük Adam Hasreti!

Bir alay mekteb-i âlî denilen yerler var;

Sorunuz bunlara millet ne verir? Milyonlar.

Şu ne? Mülkiyye. Bu? Tıbbiyye. Bu? Bahriyye. O ne?

O mu? Baytar. Bu? Zirâ’at. Şu? Mühendishâne.

Çok güzel, hiçbiri hakkında sözüm yok; yalnız,

Ne yetiştirdi ki şunlar acaba? Anlatınız.

İşimiz düştü mü tersâneye, yâhud denize,

Mutlakà âdetimizdir, koşarız İngiliz’e.

Bir yıkık köprü için Belçika’dan kalfa gelir;

Hekimin hâzıkı bilmem nereden celbedilir.

Meselâ bütçe hesâbâtını yoktur çıkaran…

Hadi mâliyyeye gelsin bakalım Mösyö Loran.

Hani tezgâhlarınız nerde? Sanâyi’ nerde?

Ya Brüksel’de, ya Berlin’de, ya Mançester’de!

Biz ne müftî, ne imam istemişiz Avrupa’dan;

Ne de ukbâda şefâ’at dileriz Rimpapa’dan.

Siz gidin bunları ıslâha bakın peyderpey;

Hocadan, medreseden vazgeçiniz, Vâlî Bey

(Mehmet Akif, Safahat)

SORUN KÜÇÜK YAŞLARDA BAŞLIYOR…

İlkokul Fişleri:

Japonya:Yaşamak için üreteceksin.

İngiltere:Geçmişini bilmeyen geleceğini tayin edemez.

Almanya:Üretim ve yaşam disiplinle başlar. Hayat disiplindir.

Türkiye: Ali! yat, uyu…  Ali ata bak!

İlkokul Fişi Sayıklayan Laik Çocuğun Hezeyanları!

-Çanakkale köprüsü: Ücreti Pahalı

-Marmaray: Su sızdırır.

-3. Havalimanı: Giden olmaz.

-İHA: Bizi aşar.

-Doğalgaz: Çıkarmak pahalı.

-Otoyol: Yol yenir mi?

-Siha: Açız.

-3. Köprü. Gereksiz.

-TOGG: Patenti Yerli Değil!

-İBB ibriği: Harika, mükemmel.

Laik Çocuk! Sen ata bakmaya, ibriği seyretmeye devam et...

Bizde yolumuza devam edelim…

“Bu kavga, Olimpos Dağı'nın çocukları ile Hira Dağı'nın çocukları arasındadır.Kıyasıya bir savaştı bu… Haç'la Hilâl'in, Batı'yla Doğu'nun, İman'la İnkâr'ın savaşı.”

“Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes,Ey kahpe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!”

Bu yazı toplam 4799 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
28 Yorum