‘ZAFER BAYRAMI’NIN 95’İNCİ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADIK!..

‘ZAFER BAYRAMI’NIN 95’İNCİ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADIK!..

30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 95’inci Yıldönümü tüm yurtta olduğu gibi ilçemizde de törenlerle kutlandı.

    Şuayip YAMAN

Sadece ilçe protokolünün bulunduğu kutlamalarda, halktan katılım hiç yok gibiydi. Nüfusu 90’ bine yaklaşan ilçemizden sadece ve sadece birkaç kişi kutlamaları izledi! Ona da izlemek denilirse.. Halk neredeydi acaba?

 

Oysa ilçemiz; gerek PKK terörüne ve gerekse FETÖ’cü darbe girişimine karşı verdiği mücadelede toplam olarak 65 şehit ve 25 gazisi ile ülkemizdeki ilçeler arasında en fazla şehit veren ve “Şehitler Diyarı” olarak anılan bir ilçedir. Böylesine tarihi bir günün yıldönümünde katılımın hiç olmaması hüzün verici bir olay olsa gerek…

 

Ayrıca 1911’de başlayan Balkan Harbi’nde, 1916 Yemen Harekâtında ve en son olarak da İstiklal Harbi’nin çeşitli cephelerinde çok sayıda şehit ve gazilerimiz mevcuttur. 

 

Bekir Yılmaz Ortaokulu Müdür Yardımcısı Yaşar KILIÇ’ ın sunuculuğunu yaptığı Atatürk Parkı’ndaki kutlamalar, saat 9.30’da Atatürk Büstü’ne çelenk sunumu ile başladı.

 

İlçe Kaymakamı İbrahim ÇENET, Belediye Başkanı Dr. Tuncay ACEHAN tarafından Ata’nın manevi huzurunda çelenk sunuldu.

 

Buradaki törende daha sonra, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere tüm şehitlerimizin anısına bir dakikalık saygı duruşu ve hemen akabinde şanlı bayrağımızın göndere çekilmesiyle İstiklal Marşımız okundu.

 

Bekir Yılmaz Ortaokulu öğrencilerinden Melisa Sude KILIÇ,  “Bu Vatan Kimin”,

Ceren Cansu ÖZBEK ise “Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor” şiirini okudu. 

 

          Çubuk İlçe Jandarma Komutanlığından Uzm. J.V. Kad. Çvş. Cemil EMREN günün anlam ve önemini belirten konuşmasında, “Bugün burada 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 95’inci yıldönümünü onur ve kıvanç içerisinde kutlamak üzere toplanmış bulunmaktayız.

 

            Sözlerime başlamadan evvel, bizlerin bu günlere gelmesini sağlayan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün kahraman Mehmetçiklerimize ve aziz milletimize en derin şükranlarımı sunar, sizleri kalbi duygularımla selamlarım.

 

            Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşması’yla ülkemiz sürekli işgal altında tutulmak, insanlarımız esaret altında bulundurulmak isteniyordu.

 

Tarih boyunca, hür ve bağımsız bir şekilde varlığını devam ettiren Türk Milleti, asla bu durumu kabul etmemiş, Büyük Önder Atatürk’ün önderliğinde verdiği bağımsızlık mücadelesini yüz binlerce Şehit vererek kazanmasını bilmiştir.

 

            10 Mayıs 1919’da Atatürk’ün Samsun’a çıkmasıyla, lideriyle kucaklaşan Anadolu, Atatürk’ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı’nı başlatmış, Amasya Genelgesi’nin yayınlanmasının ardından Erzurum ve Sivas Kongreleri ile milli birlik ve beraber sağlanarak tek bir vücut haline gelinmiştir.

 

            23 Nisan 1920’de TBMM kurulmuş, böylelikle hem memleketin yönetimi halkın iradesine verilmiş, hem Kurtuluş Savaşı’nın merkezi Ankara olmuştur. TBMM’nce “Misak-ı Milli” sınırları içinde vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı görüşünden hareketle, düşmanla mücadele kararı alınmış, oluşturulan düzenli ordularla savaşa girilmiştir.

İlk başarı, Doğu’da Ermeni çetelerine karşı kazanılmış, Batı cephesinde, Yunanlılarla, I. İnönü ve II. İnönü Savaşları yapılarak elde edilen başarılarla ordu ve milletin moral gücü en üst seviyeye çıkmıştır.

 

İnönü Savaşlarının kazanılmasıyla Yunanlılara ağır kayıplar verdirilmiş, ancak Yunan ordusu yeniden saldırıya geçmiş, bu saldırı üzerine Mustafa Kemal, Türk ordusuna: “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz.” Emrini vermiştir.

 

            Türk Askeri, büyük bir azim ve fedakârlıkla bu karara uymuş, 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesiyle, Ordumuz savunma durumundan taarruz durumuna geçmiştir. Bu zaferin sonunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nce, Mustafa Kemal’e “Gazi” unvanı ve “Mareşal” rütbesi verilmiştir.

 

            Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Sakarya Savaşı’nın kazanılmasının ardında büyük bir taarruz hareketiyle düşmanın tamamen yok edilmesi kararı alınmış, 1922 yılı Ağustos’una kadar, hazırlıklar tamamlanmıştır.

 

Bu hazırlıklardan sonra, Gazi Mustafa Kemal’in Başkomutanlığını yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922’de düşmana taarruz etmiş ve bir saat içinde düşman mevzilerini ele geçirmiştir. 30 Ağustos tarihine gelindiğinde ise tamamen kuşatılmış ve sağ kalanlar ise esir alınmıştır.

 

            Atatürk başkomutanlığında yapılan bu savaş, “Başkomutanlık Meydan Muhaberesi” olarak adlandırılmıştır. Büyük Taarruz’un başarıyla sonuçlanmasından sonra İzmir’e kadar takip edilen bozguna uğramış düşman ordularının 9 Eylül 1922’de denize dökülmesiyle yurdumuz düşmandan tamamen temizlenmiştir.

 

            Düşmanın, haksızca ve alçakça işgaline “DUR” diyen ve kanının son damlasını akıtmadan yurdunu bırakmayacağını tüm dünyaya ispatlayan ordu milletimizin bu onurlu zaferini, her yıl 30 Ağustos günü kıvançla kutlamaktayız.

 

            30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutladığımız bu gün Türkiye Cumhuriyetinin varlığını devam ettirmek adına var gücümüzle çalışacağımızı ifade ederek, burada bulunan herkesin ve büyük Türk Milletinin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutluyoruz.”

           

            Atatürk Parkı’ndaki törenin ardından İlçe Kaymakamlığı’na geçildi. İlçe Kaymakamı İbrahim ÇENET burada tebrikleri kabul etti.

 

İlçe Kaymakamı İbrahim ÇENET yaptığı anlamlı konuşmada, “Milli Kurtuluş Savaşımızı eşi benzeri görülmemiş bir zaferle taçlandıran, her aşaması kahramanlık ve vatanseverlikle dolu 30 Ağustos Zaferi’nin 95’inci yıldönümünü milletçe birlik, beraberlik, kardeşlik ve hoşgörü içersinde, büyük bir gurur ve coşkuyla kutluyoruz.

 

30 Ağustos Zaferi, ülkemizi parçalamak, bölmek ve milletimizi esaret altına almak isteyen mega devletlere karşı, yokluk içinde, en zor şartlarda ve her şeyin bittiği sanılan bir dönemde, Yüce milletimizin sarsılmaz azmi, yüksek iradesi, vatanseverliği ve kahramanlığı ile kazanılmış şanlı bir zaferdir.

 

Türk Milleti, haklı ve onurlu direnişiyle, bağımsızlığından ve özgürlüğünden asla taviz vermeyeceğini, savaşın kazanılmasında vatan, millet ve bayrak sevgisinin, sayılsa güçten daha üstün olduğunu tüm dünyaya kanıtlamış, bağımsız yaşamak isyeten birçok mazlum ulusa da yol göstermiş, örnek olmuştur.

 

Zaferin ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti, gücünü Aziz Milletinden alan, demokratik ve çağdaş bir hukuk devleti olarak dünya devletleri arasında seçkin yerini almıştır.

 

Bilinmelidir ki; dün Çanakkale’ de İstiklal Harbi’nde 15 Temmuz’da olduğu gibi bugün de Ülkemizin bölünmez bütünlüğüne, birliğine ve dirliğine yönelik hain saldırılara karşı aziz milletimiz, geçmişten aldığı ilhamla, milli birlik ve beraberlik şuuru içinde, hür ve bağımsız yaşama azim ve kararlılığını ilelebet sürdürecektir, sürdürmeye de devam edecektir.

 

Bütün bu imkânsızlıklara ve yokluklara rağmen türlü zorlukları aşarak kurduğumuz Cumhuriyetimizi, birlik, beraberlik içinde, bin yıldan bu yana sürdürdüğümüz kardeşlik ve hoşgörü ruhuyla daha da yükseltmek, yüceltmek ve güçlendirmek temel sorumluluğumuz olmalıdır.

 

Hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına dayalı demokrasimizi daha ileri seviyelere taşımak, ekonomik, sosyal ve kültürel yönden lider ve dünyada gelişmiş (muhasır) ülkeler düzeyini aşmak için çok çalışmalıyız.

 

Bu duygu ve düşüncelerle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu zaferi bizlere armağan eden istiklal mücadelemizin bütün kahramanlarını, ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğü için kanlarını ve canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi, rahmet, minnet ve şükranla anıyor, Çubuklu hemşerilerimin ve şanlı ordumuzun tüm mensuplarının Zafer Bayramını en içten duygularımla kutluyorum.

 

Bu bayrağı 95 yıl onurla, gururla, şerefle taşıdık. Taşımaya da devam edeceğiz.

 

Bugün “Çifte Bayram” yaşıyoruz. Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı hafta sonu da Mübarek Kurban Bayramı’nı kutlayacağız.

 

Temennim; Huzur ve güven içinde, kuşkuların sona erdiği, refah ve huzur içinde, Müslümanların acılarının sona erdiği bir Bayram olsun...

           

Zafer Bayramınız ve Kurban Bayramınız Kutlu Olsun.” Dedi.

 

***

30 Ağustos Zafer Bayramı;

 

Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile tüm milletimizin ortak mücadelesi ile başlatılan Kurtuluş Savaşı’nın zaferle taçlandırıldığı gündür.

 

Onlar ‘7’ düvele karşı savaştılar, inandılar ve başardılar...

 

 Ve dünyada eşi benzeri görülmemiş bir  “KURTULUŞ DESTANI” yazdılar...

 

Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu zaferi bize armağan eden İstiklal mücadelemizin bütün kahramanlarını, kanlarıyla canlarıyla bu toprakları vatan yapan ve ülkemizin milletiyle bölünmez bütünlüğü için canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyor, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kahraman mensuplarının ve bütün vatandaşlarımızın ‘30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutluyorum.

 

            Milli Kurtuluş Savaşımızı tarihte eşi benzeri görülmemiş bir zaferle taçlandıran, her aşaması vatanseverlik ve kahramanlık destanlarıyla dolu 30 Ağustos Zaferi’nin 95’inci ve daha nice yıldönümlerini dünya durdukça birlik ve beraberlik içerisinde kutlamalıyız...

 

“Büyük Taarruz” Türklerin Anadolu da tutunmalarını sağladı...

 

Büyük Taarruz bir “mevzi” savaşı değil bir “imha” savaşıdır. Yani “topyekûn” bir savaştır. Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz’la, yenilmiş, dağılmış, silahları elinden alınmış, subayları esir edilmiş bir orduyu yeniden kurarak “bir husumet dünyasına” karşı zafer kazandı. Büyük taarruzu eşsiz kılan da budur.

 

***

Sevr Antlaşması’yla Türklerin Akdeniz’le bağı kesilmiş, Türkiye bir kara devleti olarak Anadolu’nun ortasına sıkıştırılmıştı.

 

Mustafa Kemal Paşa, “Akdeniz” hedefiyle bu çemberi kırıp Türkleri yeniden Akdeniz’e indirmek istedi. Yani “Akdeniz” hedefinin hem coğrafi ve hem de siyasi bir anlamı vardır.

 

1 Eylül 1922 itibariyle, bırakın 12 adayı ve Ege adalarını Akdeniz de elimizde değildi. Kara ve deniz düşman işgalindeydi.

 

Atatürk, Büyük Zafer’i kazanarak sadece Anadolu’yu, İstanbul’u ve Trakya’yı yeniden vatan yapmadı, “İlk Hedef Akdeniz” diyerek, aynı zamanda Türkleri de yeniden Akdeniz’e indirdi.

 

***

26 Ağustos 1071 ‘de Malazgirt Savaşı’yla Anadolu’yu yurt yaptık,

 

26 Ağustos 1922 ‘de başlayan Büyük Taarruz’la da Anadolu’nun yurt kalmasını sağladık.

 

Her iki zaferimizde kutlu olsun... 

30dscn5634-vert.jpg30dscn5665-vert.jpg30dscn5696-vert.jpg

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.