UCUZ İLAÇLAR TEDAVİ ETMİYOR...

UCUZ İLAÇLAR TEDAVİ ETMİYOR...

Doktorların hastalarına yazdıkları ilaçlar ya tedavi etmiyor, ya da bulunamıyor.

 

                 Şuayip YAMAN

Haber- YORUM

 

Vatandaş tedavi için bazen boşuna çırpınıyor. Çünkü ilaçların fiyatları düşürüldü. İddialara göre de ilaçların içerisindeki tedavi edici etken maddeleri, fiyatlarının düşürülmesi ile azaltılmış. Gerçekten durum böyle ise vatandaş boşuna ilaç içiyor. Belki de kendisini psikolojik olarak “tedavi oldum veya oluyorum” zannediyor. Bu görüşe bir yerde hak vermek de lazım. Çünkü bazı hastalıkların tedavisi uzun sürüyor.

 

Bazı İlaçlar Bulunamıyor

 

Penadur; (Depo penicilin) Romatizmal ve kas hastalıklarının koruma amaçlı iğnesi. Ama piyasa da bulunmuyor. Sürekli kullanana vatandaşlar eczane eczane geziyor, ama bulamıyor.

 

Yine bulanamayan diğer bir ilaç türü de kanser ilaçları. Doktorlar hastalarına yazıyor ama bunlar da bulunamıyor. Sağlık Bakanlığı nedense buna bir çözüm bulamıyor.

 

                                   Bulunan İlaçların Tedavisi İse Uzun Sürüyor!..

 

Bazı ilaçlar da var ki bulunuyor, ama tedavi etmiyormuş.  Aspirinin kutusu 1,40 lira içinde 20 tablet (hap) var. Tanesi 0,07 kuruşa geliyor. Bu ilacın terkibinde etken madde olsa ne olur, olmasa ne olur? Tabiri caizse içenler aldanıyor. Bu nedenle de tedavisi sıfır oluyor. Üstelik içen midesini hasta ediyor.

 

Vermidon 30 tablettir. İçinde Paracetomol maddesi var. 500 mg. 30 mg. Kafein var. 2,5 lira tanesi 8 kuruşa geliyor. 8 kuruşa iki etken madde insanı nasıl tedavi eder veya korur. . Üstüne üstlük bir de kutusu var, baskısı var.

 

Bir ilacın içinde nasıl hammadde olur. İnsanlara nasıl faydası olur. Üstelik kutularda da bir de karekod var. Bunlar hep maliyet.. Penadur’un 8-10 lira olması lazım. İlaç firmaları ve eczaneler bitene kadar bu işe devam mı edecek?

 

Augumnetin BID (Antibiyotik):  1000 mg. 10 tablet 8 yıl önce 27 lira iken şimdilerde 9,60  liraya düşmüş.

 

Uniklar (Antibiyotik) 500 Mg. Tablet. Yine 8 yıl önce 42 lira iken şimdi 13,5 lira. Fiyatları düşünce bu ilaçların vatandaşa etkisi ne olacak?

 

Coraspirin 100’ lük 2.10 lira. Coraspirin 300’lük 3.10 lira her ikisinden de 30 adet draje çıkıyor. Bu ilacın en büyük özelliği enterik kaplı olması, bağırsaklarda çözülebilir olmasıdır. Bu durumda etken maddesi olması gerekir. Bu ilacın bu kadar ucuz olması ile doğruluğu nedir, ne kadar etkendir?

 

10 yıl önce bu ilaçları içen insanlar 7-10 gün içinde iyileşirdi. Şimdi kanser dahil hiçbir hastalık iyileşmiyor. Bunun nedeni nedir acaba?

 

Bulunmayan ilaçlar konusunda ise vatandaş eczaneleri suçluyor ve eczaneleri, “Sizin kârınız eksildi. Bu nedenle bu ilaçları satmıyorsunuz” diye eleştiriyormuş

 

Eczaneler ise, “Şayet böyle ise diğer ilaçları neden satıyoruz? Üstelik bizler gelen ilaçları satmak zorundayız. Çünkü ailemize ekmek parası kazanmak zorundayız. Fabrikalar bazı ilaçları çıkartmıyorsa biz ne yapalım. Fabrika 5 yıl ilaç çıkartmaz, 5 yıl sonra çıkartır ve paranın gözüne vurur.

 

Bizde ise ilacın günü geçer, fabrikada günü geçmez. Fabrika istediği zaman ilacın tarihini değiştirir, kutusunu değiştirir.

 

Günü geçen ilaçlar toplanır, peki bunlar imha ediliyor mu? Yahut bu toplanan ilaçlar ilaç fabrikalarına gönderiliyor, bunların kutuları mı değiştiriliyor?”

 

Birilerine olan gıcıklık tabiri caizse kızgınlığın faturası vatandaştan mı çıkartılıyor? Güya vatandaşı eczaneden kurtarıyorlar. Ama vatandaşı ayda üç defa hastanede muayene olmaya zorluyorlar. Bu da ücretli oluyor. Bu defa da hastane kazanıyor. Yırtılan Hacı Bekir’in (vatandaşın) yakası... Sürekli kaybeden, iki arada bir derede kalan vatandaş...

 

Vatandaş en ufak bir öksürük için bile ayda üç defa hastaneye gider ve 3 x 8 = 24 lira devlete para öder. Üstelik araç parası da işin çabası..

 

Vatandaş kendi sağlığına sahip çıkacak. Nasıl ekmeğine sahip çıkıyorsa öyle sahip çıkacak.

 

Eczane sahipleri, “Biz çok kazanmak için zam istemiyoruz. Vatandaşın derdine derman, hastalığına çare olmak istiyoruz. Vatandaşın memnuniyeti bizim memnuniyetimizdir. İlaç fiyatlarında 5 yıldır zam yok. Hükümet de ilaçların fiyatlarını sürekli düşürüyor. Böyle olunca da ilaç firmaları ilacı üretemiyor. Hatta ürettiği ilaçlarda yeteri kadar etken madde olup olmadığı bile düşündürücüdür.

 

Tedavi eskiden hastalıklara yönelikti. Şimdilerde hastaya (kişiye) yönelik ve tedavi protokolleri İngiltere başta olmak üzere uygulanmaya başlatılmıştır. İlaçları uygularken yöntem kişiden kişiye değişir. Aynı hastalığa tutulan iki kişiden birisi iyileşirken, diğeri bu tedaviye cevap vermeyebilir. Bu kişinin bünye özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Bu görüş ışığı altında hastalıklara değil, insana yönelik tedavi uygulanmaları ön plana geçmeye başlamıştır. Bu tedavi şekli henüz başlangıç aşamasındadır.

 

İlaçlarla tedavi olamayan insanlar ya kocakarı ilaçlarına ya da bitkilerle tedavi yöntemlerine başvurmak zorunda kalıyorlar.

 

Çoğu yaşlı olan bu kadınların otlardan, ağaç ve bitki köklerinden yaptıkları merhemlere, ilaçlara da kocakarı ilacı deniyor. Dermansız dertlere muzdarip insanlar tarafından son bir umut olarak başvurulabilecek ilaçlardır.

 

Hekim olmayan kimselerin yaptıkları veya salık verdikleri, hekimlikte kullanılmayan ilaçlardır. İnsanlar fırsat buldular mı, hemen kocakarı ilaçlarına başvururlar.

 

İnsanlar zaman zaman, “Yakalandığım bu illete karşı bulunmuş ne kadar tedavi şekli varsa hepsine başvurdum ama bir çare bulamadım” diyerek kimyevî, sunî ilâçlar yerine tabiî metotlara koşar oldu.

 

 Kocakarı ilaçlarından bir çare bulamayanlar da aktarlarda satılan bitkilerle tedavi olma yöntemine başvuruyorlar.

 

 

Saygıdeğer Çubuk Halkı, yukarıdaki sorunlarla ilgili olarak “Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu”na başvurarak,  Bilgi ve araştırma talebinde bulunabilirsiniz.

Üzülerek söylüyorum: Çubuk ve ülke halkının diğer sorunlarda olduğu gibi sağlığı da maalesef Allah’a emanet…

Dün olduğu gibi bugünlerde de iktidarlar, zaman zaman  “sağlıkta çağ atladık” diye hep böbürlenmişler, hava atmışlardır. Bunun inandırıcılığı nedir?

Çağ mı atladık? Çağın gerisinde mi kaldık? Ortada..

Bunun en iyi değerlendirmesini halkımız yapacaktır, elbet! Ama halkta bunu yapacak ne derman kaldı ve ne de yürek!..

Peki, halkın sağlık durumu ile kim ilgilenecek? İktidar mı, yoksa her defasında kendilerini ve yakınlarını temsil eden milletvekilleri mi?

İktidar, “sağlıkta hep çağ atladık” diyor.

Sözde bizi temsil ettiklerini iddia eden milletvekillerinin ise hemen her şeyde olduğu gibi sağlıkta da, “bir elleri yağda, bir elleri  balda” . Vatandaşı düşünen yok.

Milletin vekilleri ve yakınları ve hatta bazılarının kedileri ve köpeklerinin bile en modern ve en çağdaş hastanelerde, polikliniklerde tedavileri yapılır. Ülkede tedavileri mümkün değilse ücretsiz olarak devletin kasasından Avrupalar da veya Amerikalar da en rahat bir şekilde tedavilerini yaptırırlar.

Milletin asilleri olan vatandaşlar ise, içinde uzman doktor, yeterli araç gereç (emar, tomografi, ultrason, endoskopi gibi) olmayan veya eksik olan hastane, sağlık ocağı ve polikliniklerde sıra bekler, doğru dürüst muayene bile olamazlar. Ya da muayene olsa bile ya doktorun yazdığı reçetedeki ilacı bulamaz, bulsa bile ilaç çok ucuz olduğu için tedavi etmez. Bir haftada iyi olacak hasta 3 haftada 5 haftada iyi olur. 

Vatandaş oturup kendi derdine yansın...Vatandaş hep Allah’a mı emanet edilecek? Vatandaşın derdine kim derman olacak? Lokman hekim mi? Yoksa Allah gecinden versin Azrail mi?

Yine birtakım iddialara göre madde bağımlıları; İnsülin, Enjektör, Göz Damlaları özellikle Visine, Eye visol, Tantum Draje v.b. ilaçları eczanelerden istiyor ve hatta alıyorlarmış. Yetkililerin bunlardandan haberi var mı? Varsa ne gibi önlemler alındı veya alınacak? Ayrıca sağlık kuruluşlarında bunlarla ilgili ne gibi önlemler alınıyor?

 

Sağlıklı günler dileğiyle...

 

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum