Sinan Çetin'den türban bombardımanı

Sinan Çetin'den türban bombardımanı

"Başörtüsü yasağı saçmalık.. Her gün aynı fikirle uyanan adam ya embesildir, ya gerzektir ya da faşisttir..." Sinan Çetin bombardıman yaptı...


'Sadece başörtülüler için değil herkes için özgürlük istiyorum' diyor Sinan Çetin. Ona göre en önemli sorunumuz; herkesin topluma biçim vermeye çalışması, özgürlük fikrinin sevilmemesi.

AK Parti'ye inancının sürdüğünü söyleyen yönetmen, eleştirmekten de geri kalmıyor: 'AK Parti halkın ta kendisi. O yüzden değişim cesaretini yitirmemeli, yola devam etmeli.'



İki yıl önce AK Parti'ye oy verdiğiniz için çevrenizde ayıplandığınızı söylerken şimdilerde ise 'AK Parti'ye oy verdiğime pişmanım' diyorsunuz. Ne oldu, niye oldu?

AK Parti'ye oy verdiğim için çevremde bir dudak bükme oldu. Ama pişmanım demedim, vazgeçmek üzereyim dedim. Bence AK Parti Türkiye'de sessiz bir devrim gerçekleştiriyor fakat bir yandan da cesaretini kaybediyor gibi gözüküyor. AK Parti, Ankara bürokratik zihniyeti tarafından yutulmak isteniyor. Ben bu tehlikeye işaret ettim. Gerçi dünyanın en yenilikçi, özgürlükçü, devrimci adamını da Ankara'ya götürseniz, brifingler ve crash kurslarla adamı da kendilerine benzetirler.

BAŞÖRTÜSÜNE ÖZGÜRLÜK


Şu an işleyen süreç bu mu?

Başlayan süreç bu. AK Parti toplumun özgürlük ve kalkınma beklentilerine cevap verirken duraksayıp diğer partiler gibi Ankara havasına uyarsa çok kötü birşey olur. Zaten AK Parti seçmeni sanıldığı gibi sadece başörtülüler ve İslami kesim değil.


Başörtüsü yasağına karşı yapılan düzenleme için mi söylüyorsunuz bunu?

Hayır, hayır. Orada yanlışlık yapmıyor AK Parti, aksine son derece cool ve haklı davranıyor. Başörtüsü konu bile değil. Konu haline getiren yasaktır, sorun haline getirenler de yasaklayanlar. Yasak olmasaydı sorun olmayacaktı. Yasaklayan yaşıyorsa Allah uzun ömür versin, öldüyse kemikleri sızlıyordur herhalde. Her yasak başka özgürlük alanlarını da daraltır.


Mesele ne o halde?

Özgürlükçü reformların, değişimin yavaşlaması, 301'in kalkmaması. Ben AK Parti'ye başörtüsü yasağına karşı arkasındaki 411 oyla harekattan çok Kürt sorununu barışçı yolla çözme çabasını daha çok yakıştırırdım.

BAŞBAKANIMIZ ÇOK COOL


301 ve Kürt sorunu için 411 oyluk mutabakat sağlanabilir mi ki?

Sağlanır. Başbakanınız çok cool, çok akıllı, ülkeyi gayet güzel yönetiyor. Sözünü TSK'ya da, MHP'ye de, her aklıselime de geçirecek güçte. Sakin ama kararlı davranırsa sorunlar 10 dakikada biter. Çözümsüzlükten nemalananlar bundan hoşlanmaz ama artık çözüm vakti gelmiştir. Basiret ve cesaret gerekiyor.


Peki. Başörtüsü yasağının çevreden gelenlerin. merkezi elitin kazanım ve yaşam alanlarına ortak olmasıyla ortaya çıktığı görüşleri var. Katılır mısınız?

Demokrasi olmadan Cumhuriyet çok da anlamlı değil. Önemli olan liberal demokrasidir, paranın ve fikirlerin serbestçe dolaşmasıdır. Bu gerzekçe tartışma cumhuriyet fetişizminden ibaret.


Patinaj hep aynı noktada ama?

Bunun iki nedeni var: 1) Dünyanın en büyük imparatorluğu yerine yeni bir cumhuriyet kuruldu deyip kökleriyle bağını bıçak gibi kesen ulus devlet. 2) Ulus devleti kuranlar halkın kültür ve düşüncesine, giyimine karıştı. Halk da ciddi ve haklı tepki gösterdi. Toplumların denetlenemeyeceği, sadece özgür bırakılması gerektiği bilgisi yöneticilerde yok, tartışmalar da sürüyor.


Bu bilgi eksikliği aradan geçen bunca yıla rağmen neden giderilemedi?

Özgürlük fikri sevilmiyor, satın alınmıyor çünkü. Devlet seçkinleri başta olmak üzere herkes toplumu yönetmek, biçim vermek istiyor. Halbuki toplum diye bir şey yoktur. Birey vardır, birey de nereye gideceğine, neyi tercih edeceğine sadece kendi karar verir. Hukuk ise bireyleri devlete karşı korumak için vardır.

BİLGİ ÖLÇER MAKİNE Mİ VAR?


Televizyon programında yaşadığınız polemiğin nedeni de bu mu?

Toplumu denetleme isteği şuradaki garsonda bile var. 'Toplumu serbest bırakamayız abi' diyor. Niye? 'Eğitimli değiller'. Senin eğitimin ne? O programda dedimki 'Kişilerin tercihine karışılmamalı, başörtüsü de serbest olmalı, arka sayfa güzeline de karışılmamalı'. Yanımdaki oyuncu arkadaşım diyor ki (Ceyda Düvenci) 'Ama eğitimli bir toplumda!'. Ya sen toplum bilgi ölçme makinesi mi yaptın? Bakıp 'Evet, eğitim seviyesi 30 oldu, 40 oldu, ve... 50 oldu! Şimdi serbest bırakabiliriz' mi denecek? Buna kim karar verecek? Böyle saçma şey olur mu?


'Bulunduğum ortamda AK Partili olmak hiç kolay değil' demiştiniz. Nedir yaşadığınız, mahalle baskısı mı?

Benim bir ortamım yok zaten. AK Parti halkın ta kendisidir ama bunların AK Parti'ye oy vermesi beklenemez çünkü halkı zaten aptal ve cahil buluyor. Halbuki cahil denilenler, işine gücüne, ailesine bakan insanlar olarak onları yönetmeye kalkan ve kendini aydın zannedenlerden çok daha bilge. Bir de kendini ülkenin tek sahibi olarak gören bir devlet eliti var. Biraz okumuş yazmış, üniversiteye gitmiştir, aralarında profesörler de vardır. İşte bunların cehaleti, ancak eğitimle elde edilebilecek korkunç bir cehalettir. O yüzden de 'halk bugün başını bağlar yarın bize bağlatır' gibi şablonlarla davranır, devletten nemalanır. Farklı düşünene karşı da pek kıyıcıdır.

FİKRİ SABİTLER GERZEKTİR


Cemil İpekçi de bir çeşit sosyal lince maruz kalmıştı?

Evet farklı ve özgürlükçü düşünen herkesi linç etmeye kalkıyorlar.Yalnız ben düşünce olarak muhafazakar değilim. Hayatın her gün devrim ürettiğine inanırım. Özgürlüğe ve bireye inanırım. Onun dışında hiçbir bir fikrim sabit ve değişmez değildir. İnsanın kendi fikirlerine takılıp kalması bir trajedidir, patolojik bir haldir. Her gün aynı fikirle uyanan adam ya embesildir, ya gerzektir ya da faşisttir.

Genel olarak medyanın toplumu değiştirme konusunda radikal, kendisini değiştirme konusunda muhafazakar olduğu söylenir. Sizce de durum bu mu?

Medyada kendini bir şey zanneden, kibirli toplum kurtarıcıları da var, halkın özgürlük sesini yansıtan liberal yazarlar da. Bence medya, köşe yazarlarını 20-30 yaş aralığına çekmeli. Ama değil medya, ağzına silah dayasan bile bu toplum bildiğini okur. Medyanın ciddiye alınacak tarafı yok zira siper kültürü var. Herkes kendi düşünce taşını atıp siperine çekiliyor. Taşlar da gariban milletin başına düşüyor. Başörtüsünü savunanlar da aşağı yukarı aynısını yapıyor ama yine de onların yanındayım çünkü mazlumlar. Yarın öbür gün, siz de başörtüsü takacaksınız derlerse en büyük düşmanları olurum.

KÜRTLER ÇOK ÇALIŞKAN


Teröre karşı harekat bitti. Siyasi çözüm sırada. Sizce sorun nasıl çözülür?

Ekonomi ve barışla. Özgürlükler, demokrasi ve piyasa ekonomisi hem ahlakın gereği hem de çözüm yolu. Öldürenle değil kár edenle çalışacaksınız, konu kapanacak. Sınırlar açılacak, ticaret, iş yapmak isteyenin önü açılacak. Oranın halkı da ticareti seviyor, çalışkan bir halk.


Bölge halkının tek isteği iş ve aş mı ki? Ya kimliklerinin özgürleşmesi talebi?

Ben Amerika'da garsonluk yapan bir Kürt gruba rastladım. Aralarında Kürtçe konuşuyor, Kürtçe şarklılar söylüyor ve Türkiye'yi özlüyorlardı. Hayatımda bu kadar neşeli, mutlu bir topluluk görmedim. Orada yaşadıkları zenginliğin yarısı Türkiye'de olsa, problem olmayacağını da biliyorlar. Tabi kimliğini de özgürce ifade etmeli, kültürünü özgürce yaşayabilmeli insanlar. Devlet baskısından korkmamalı. Ahlaken başka bir şey de söylenemez.


Seçkincilerden bıktım ama hiçbir yere gitmem


Ürkmüş, direnme umudunuzu yitirmiş gibisiniz sanki?

Allah bize ahlaklı olmayı ve canlı kalmayı emrediyor. Herkesin inançlarını konuştuğu bir toplumda düşünce fare deliğine kaçıyor. Bunu görüyorum. O yüzden de mantıksız bir şey yapmak istemem.


Siz de gitmeyi mi düşünüyorsunuz yoksa?

Yok canım gider miyim hiç? Burası benim ülkem. Bu halk kendine dayatılanı hiçbir zaman kabul etmemiştir. Menderes'i seçmiş, kahramanı yapmış, astıklarında da onun çizgisini sürdüren partiyi desteklemiştir. 12 Eylül sonrası Kenan Evren, Turgut Sunalp'in partisine oy atın deyince halk Özal'ı seçmiştir. Son seçimde de aynını yaşadık. Yani Türk halkı sandıkta her zaman doğru tercihler yapmıştır. Halkımızdan değil ama kendini aydın ve seçkin gören kitlenin çoğunluğundan rahatsızım. Bence bu ülkenin en önemli sorunu seçkinci toplum kurtarıcılardır.

Baykal'ın yerinde olsam...

DENİZ Baykal'ın yerinde olmak isterdim, samimi söylüyorum. Muhalefet gibi değil de statükonun adamı gibi konuşuyor. O yüzden de devamlı CHP lideri olmak istiyor. Bu da dünyadaki en komik durum. Muhalefet lideri iktidarı eleştiren, ona soru soran; 'Biz ileri gitmek istiyoruz, neden yapmıyorsunuz' diyendir. Bunu Baykal'ın ağzından duymadım daha! '301'i kaldıralım. Vergileri düşürelim, savaş yerine siyasi çözüm bulalım. Başörtüsünü hemen serbest bırakalım....' desin, bunun için zorlasın AK Parti'yi. Görevi bu değil mi zaten?

Erdoğan Özal gibi anılacak

Ankara'ya teslim olmazsak iyi gidiyoruz. Başbakanın ülkedeki özgürlükçü düşüncenin liderliğini bırakmamasını diliyorum. Sorunların çözümsüzlük yorganının altına gizlenmesine karşı çıkmalı, masaya yumruğunu vurmalı. Çok güzel destekleniyor. Özal'dan sonraki en büyük devrimci olabilir. Yeter ki cesaretini kaybetmesin. Cumhurbaşkanını da beğeniyor, seviyorum. Dış politikamız iyi. Babacan'ın bilinci, hakimiyeti, başarısı, sakinliği çok iyi. Davos konuşmasını çok beğendim.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum