‘ŞAH KALENDER VELİ TÜRBESİ’NİN AÇILIŞI YAPILDI

‘ŞAH KALENDER VELİ TÜRBESİ’NİN AÇILIŞI YAPILDI

İlçemiz Sele Köyü’nde (şimdilerde mahalle) bulunan ve restorasyonu yapılan Şah Kalender Veli Türbesi’nin açılışı, yeni dizaynı (tercüme edilmiş belgeleri) ile yapıldı.

‘ŞAH KALENDER VELİ TÜRBESİ’NİN AÇILIŞI YAPILDI

 

                                                                           Şuayip YAMAN

 

Haber-Yorum

 

 

İlçemiz Sele Köyü’nde (şimdilerde mahalle) bulunan ve restorasyonu yapılan Şah Kalender Veli Türbesi’nin açılışı, yeni dizaynı (tercüme edilmiş belgeleri) ile yapıldı. Açılışta “Anma ve Anlama “ etkinlikleri düzenlendi. Protokol konuşmaları ve ikramlar yapıldı.

 

İlçemize bağlı Sele Mahallesi’nde bulunan Horasan Erenlerinden Kalender Veli Hazretlerini “Anma ve Anlama” etkinliği düzenlenirken, etkinlik kapsamında Kalender Veli Hazretlerine ait tarihi şecere ve belgelerin de tercümesi yapılarak türbenin içerisine asıldı.  

Çubuk Belediyesi ve Gazi Üniversitesi işbirliğinde yapılan tercümede 1644 yılında verilen şecere ile 2. Abdülhamit Han zamanından verilen berat ve türbedarlık davası belgeleri Türkçeye çevrilerek kitapçık haline getirilirken, tercümesiyle birlikte aslının birebir kopyaları da tablo haline getirilerek Kalender Veli Hazretleri’nin türbesine asıldı.

Etkinliklere, İlçe Müftüsü Bilal Kara tarafından okunan Kuranı Kerim’ tilaveti ile Alevi Dedesi Hamdi Yurdakadim’in gülbenk (dua etmek) okumasıyla start verildi.

Sele Mahallesi Muhtarı Arif Kalender, katılımcılara hoş geldin konuşması yaptı. Katılımlarından dolayı teşekkür etti.

Prof. Dr. Alemdar Yalçın, “Bilgisizlik En Büyük Cehalettir”

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alemdar Yalçın, Horasan Erenleri, Kalender Veli Hazretleri ve seyitlik hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Alemdar Yalçın,” Çubuk Belediye Başkan Yardımcısı Zeki Metin ve beraberindeki komisyon, Şah Kalender Veli ile ilgili belgelerin okunması konusunda bizden yardım istedi. O esnada Alevi ve Bektaşi kültürü hakkında çalışmalar yapıyorduk. Biz bu çalışmaları yapıp belgeleri yayınlayıncaya kadar cehalet içinde olduğumuzu ve birçok konuda yanıldığımızı ve Anadolu’yu tanımadığımızı gördük.

Bilgisizlik en büyük cehalettir. Biz çalışmalar sonrası Anadolu Aleviliği dediğimiz Aleviliğin bir bilgi hazinesi olduğunu anladık.

Araştırdığımızda Çubuk İlçesi’nin Anadolu hazinesinin merkezi, Erenler Diyarı olduğunu gördük...

Anadolu Aleviliğinin öncüsü Peygamberimizin 8. göbek torunu İmam Rıza’dır. Mezarı şerifini yılda bir milyon kişi ziyaret ediyor.

İmam Rıza, Ahmet Yesevi’yi yetiştiriyor. Ayrıca 45 bin öğrenci yetiştiriyor.. Bunlar Horasan Erenleridir.. Bunlar halktan birileridir. Hz. Ali’nin Necef’ teki kemiklerini Kerbela’ dan alarak defnediyor. Çünkü dönemin iktidarı Kerbela’ yı sürüp tarla haline getiriyor.

Erenler çalışacaklar ve aynı zamanda da meslek öğrenecekler; Örneğin Ahmet Yesevi aynı zamanda bir kaşık ustası idi.

Zamanla sosyal mekanizma Selçuklu ve Osmanlı kültürünü oluşturdu.

Birlik ve beraberlik ilkesi bizi ayrı gibi gösterir.

Alaaddin Erdemirli Şah İsmail’in amcası..

Biz garip dervişleriz namı mal gerekmez.

Yunus Emre’yi hepimiz severiz.

Yunus Emre’nin hocası Taptuk Emre. Onun hocası Hacı Bektaşi Veli. Peki, neden Hacı Bektaşi Veli deyince duraksıyoruz?

Şah Kalender kimdir?

Bugünkü Keskin’deki (Ankara İlçesi) bir kaleyi kuşatıyorlar. Haydari Sultan burada şehit oluyor.

...Osmanlı ordusunun İstanbul’u fethinde silahlar Anadolu’dan Türkmen ve Rum aşiretlerinden gitmiştir.

Alevilik pek bilinmiyor. TRT’de bunun için belgeseller yaptık. TRT yayınlarını dağıtıyor.

Erenler Anadolu’ya 12. yüzyılın sonlarında Ahmet Yesevi’nin oğlu Haydari Sultan komutasında geliyorlar

Ellerinde Seyitlik belgeleri vardır. Belgelerde Hz. Muhammed’in ve Hz. Ali’nin yakınlarına saygı gösterin deniliyordu. Osmanlı bunları korumak için Nakibü’l Eşraflık Belgesi verdi.

 

Osmanlı’da Nakıbü’l-Eşraflık; Bunlar (seyyid ve serif) deftere kaydedildikleri gibi ellerine de "temessük" adi verilen tanıtıcı bir kimlik belgesi veriliyordu.

 

Nakibul Eşraflık 40 defter halinde idi.

 

Bu fermanlarda kullanılan ifadeler, padişahların seyyie (seyyid) ve şeriflere ne kadar hürmetkâr olduklarının da belgesidir.

 

Seyyid dönemi Sultan Reşad’a kadar geldi. Padişahlara seyyidler kılıç kuşandırıyordu.

 

17. yüzyıla kadar gelen belgeler çok düzenli tutulmuş. Bundan sonra bozulmuş, herkes kendine dedelik belgesi almış.

 

Şah Kalender, Anadolu’daki birlik ve beraberliğin mührüdür.

 

Toplum olarak Alevilik ve Sünniliğin ne olduğunu bilmiyoruz.  Bunu öğrenmemiz gerekir.

 

Kardeşlik için provokatörlere karşı uyanık olmalıyız. Bunun içinde okuyacağız ve öğreneceğiz.

 

Anadolu’yu tanımadığımız için zaman zaman kendi ayağımıza da kurşun sıktığımızı gördük. Hacı Bektaşi Veli’nin bir sözü var, ‘Cehalet Nuh Tufanı’ ndan daha büyüktür’ diyor. ‘Çünkü cehalet kalıcıdır, Nuh Tufanı suda boğar öldürür bitirir’ diyor. Bizim en büyük eksikliğimiz ciddi bilgi eksikliğidir. Sağ olsun sayın Belediye Başkanımızın (Dr. Tuncay Acehan) etkisi, öne düşmüş olması, burada bir müze kuruyor olması ve o müzede Çubuk yöresini ele alıyor olması işi daha da değiştirdi ve kolaylaştırdı.

1530 tarihli tapu tahrir defterleri var. Bu tapu tahrir defterlerini okuduğunuz zaman görüyorsunuz ki Çubuk, şuan ki Anadolu’nun ve Balkanların bir özeti. Osmanlı’nın Bursa’yı almasında Kalender Veli’nin de Horasan Erenlerinin de çok büyük rolü vardır. Onlar sadece inanmışlardı. İşleri bittiği zaman şehirde kalmıyorlardı, onun için yerleşim yerinden ayrılarak Kalender Veli burayı geliyordu.

Selçuklu döneminde Nakıbü'l Eşraf diye bir kurum vardı. Bizim dedelerimiz diyorlardı ki, ‘Hz. Muhammet’in ve Hz. Ali’nin soyundan gelenlere saygı gösterin, onların elinden ve ayağından açıkça bir günah görmediğiniz takdirde onu sürekli yanınızda tutun ve onlara saygı gösterin’ diyorlardı. Bunun içinde biz Seyitlere ve Şeriflere özel bütçeler ayırdık. Osmanlı da bu Nakıbü'l Eşrafı aynı şekilde alarak Yıldırım Beyazıt döneminde bu kurumu geliştirdiler. Peygamber soyundan gelenlere maaş verildiği gibi özel görevlerde verilmekteydi.”

Kaymakam Cemal Şahin, “Hepimiz Kardeşiz”

İlçe Kaymakamı Cemal Şahin, “Ben Maraşlıyım. Geçmişte Maraş’ta çok güçlü kardeşlikler vardı. Sünni ve Alevi köyleri arasında mutlaka kirvelik olurdu. Maraş olaylarından sonra bu zedelendi. Ama şimdi bu geleneklerin yeniden sağlanması için ciddi emekler sarf ediliyor.

Hepimiz kardeşiz. Günümüzde bu kardeşlik sürecinin daha da ileriye taşınması için çok büyük çabalar gösteriliyor. Bunu da hepimiz biliyoruz. Ben tabii ki çok ayrıntıya girmek istemiyorum. Daha doğrusu kardeşliğin öneminin yeniden farkına varıyoruz ve bu konuda ciddi emekler sarf ediliyor.”

Başkan Dr. Tuncay Acehan, “Ayrımcılık Yapmadan Yaşamalıyız”

İlçe Belediye Başkanı Dr. Tuncay Acehan, “Şah Kalender... Bunlar hepimizin ortak kültürü ve değerleridir. Horasan Erenlerinin hayat hikâyelerini tabii ki daha genişçe dinlemek isteriz.

Elbette farklılıklarımız olabilir. Biz hepimiz Orta Asya’dan göç ettik. Bu yüzden ortak değerleri olan insanlarız. Savaş ve çıkar yüzünden ayrılıklarımız var.

“Allah’ımız bir, Kitabımız bir, Peygamberimiz bir. Bu yüzden birbirimizi kucaklamalıyız”

Belediye Başkanı Dr. Acehan, “Anadolu’ nun fethedilmesinde Horasan erenleri çok önemli bir rol üstlenmişlerdir.

Geçmişteki kültürel değerlerimizin, yazmaların Türkçe’ ye çevrilip, ülkeye hizmet için çalışıyoruz.

Burada yatan Şah Kalender Veli Horasan Erenleri dediğimiz, Anadolu’yu taaa Tuna Nehri kıyılarına kadar fetih etmiş askerlerden önce, ordulardan önce, gelip buraları hazırlayan bu insanlar hepimizin ortak kültürüdür. Kalender Veli bu ülkede yaşayan bütün Müslümanların, bütün inananların, bütün toplumun ortak değeridir.

Bizi yaratan Allah hepimizin Allah’ı, Kuran bizim kitabımız, Hz. Muhammet bizim peygamberimiz, ehlibeyt hepimizin, saygı duyduğu, sevdiği değerli varlıklarımız ve Ahmet Yesevi’nin talimatlarıyla Anadolu’yu fetheden bütün bu Horasan Erenleri de hepimizindir.

Başbakanımız Sayın Davutoğlu’nun da dediği gibi, “Munzur ve Toros’un insanlarını kucaklaştırmalıyız”

Kardeşliğin, birlik ve beraberliğin pekiştiği bir dünyada ayrımcılık yapmadan mutlu ve mesut bir şekilde yaşamalıyız.

Laiklik bir insanın sadece neye inanacağı değil, aynı zamanda da kültür ve kurumlaşma hakkıdır.

Ülkemizde huzur ve barış içerisinde yaşıyoruz. Bugün hepimizin birbirimizi daha çok anlamamız gerekiyor. Köklerimiz bir, kitabımız bir, rabbimiz bir ama farklılığımızı da anlayışa karşılamamız gerekiyor. Bizim hepimizin kucaklaşma zamanıdır, birlik zamanıdır, birbirimizi anlama zamanıdır.

Ahmet Yesevi Anadolu ve Balkanların fethini sağlayan bir imamdır.

Ahmet Yesevi’nin Türkistan’ın Yesih şehrindeki türbesini ilçemizin en güzel yerine 1/3 büyüklükte yapacağız

Onun bir türbesini Çubuk’ta gerçekleştireceğiz. Burası hem Çilehane, hem cem evi ve hem de camii olacak. Orada aşure kaynatıp yiyeceğiz. Bu konuda tüm Çubuk halkının destek ve katkısını bekliyoruz.

Yapılan etkinlik ve çalışmadan dolayı emeği geçen herkese teşekkür ederim. “

 

Müftü Bilal Kara, “Birlik ve Beraberliğimiz Bozulmasın”

Şah Kalender Veli, ailesi ve yaşantıları ve Hünkâr Hacı Bektaşi Veli ile aralarındaki ilişkiler konusunda geniş bilgi veren İlçe Müftüsü Bilal Kara, “Bu güzellikler Sünni’siyle, Alevi’siyle, Türkü’yle, Kürdü ile birlik ve beraberlik içinde olmuş, bu Anadolu erenlerinin büyük faydaları olmuştur. Ülkenin güçlü ve diri olması hususunda niyaz ve temenni ediyorum.

Ayrıca şehitlere ve erenlere rahmet diliyorum. Birlik ve beraberliğimiz bozulmasın.”

Protokol konuşmaların ardından Sele Mahallesi Muhtarı Arif Kalender, Çubuk Belediye Başkanı Dr. Tuncay Acehan’a Türbe’nin restorasyonu için destek ve katkılarından dolayı teşekkür plaketi verdi.

Yapılan tercümelerin türbe içerisine asılması nedeniyle protokol tarafından açılış kurdelesi kesildi. 

Aşılış sonrası katılımcılara ikram yapıldı.

Yapılan çalışmalar ile, kulaktan duyma ve yanlış bilgilerin önüne geçilerek tarihi belgeler gün yüzüne çıkarılırken, tercümeleri de kitapçık haline getirilerek türbeyi ziyarete gelenlere dağıtılacak.     

 

Şah Kalender Veli Türbesi

 

Şah Kalender Veli Türbesi, Ankara İli, Çubuk İlçesi, Sele Köyü girişindedir.  

 

Kalender Veli Kimdir: 

 

Çubuk bölgesindeki en önemli Alevi Köyü Sele Köyüdür. Babası Siyami Dede olarak anılan Veli, Sele Köyü’nü 1210 yılında Balkanlar üzerinden veya diğer kaynaklara göre Horasan’dan gelerek oğlu Kalender Veli ile birlikte kurmuştur. Kalender Veli Anadolu’da doğduğundan Rum Ereni olarak anılmaktadır.

 

Kalender Veli, Şah Kalender Veli, Kalender Veli Sultan veya Seyyid Kalender Veli adlarıyla anılmaktadır.

 

Kalender Veli Beypazarı Karaşar Bölgesinden Yağdanı Sultan’ın kızıyla evlenir ve üç erkek bir de kız çocuğu dünyaya getirir.

 

Büyük oğlu Akyurt ilçesi Cücük köyünde metfun (gömülmüş olan, gömülü) Hamdi Sultan Dede’dir. Bu türbe halen Cücük Köyü’nün bir tepesindedir ve her yıl burada aşure günleri düzenlenmekte ve ziyaretçi akınına uğramaktadır.

 

İkinci oğlu Abdulkadir Kalender Veli ile birlikte aynı türbede yatmaktadır.

 

Üçüncü oğlu Ali (Mustafa) Kalender Veli Türbesi’nin dışında bir çam ağacının altında metfundur.

 

Kızı Zeynep Hatun ise Hamdi Sultan ile birlikte aynı türbede yatmaktadır.    

 

Sele Köyü’ndeki türbenin bir odasında Kalender Veli ve Oğlunun Sandukası bulunmaktadır.

 

Türbenin Durumu: Şah Kalender Veli ölümünün 18. yılında 1362’de türbesine Aktepe’den geyiklerin getirdiği taşlar kullanılarak yapılmaya başlanmış, 1364 yılında tamamlanmıştır.

Türbe 1994 yılında Koruma Kurulu kararıyla 1. Derece Anıt Eser olarak tescillenmiştir.

 

                                   Dinimizde Türbe Yasak Değildir

 

Dinimiz türbe yapmayı yasak etmemiştir.

 

Türbe yasak olsaydı, Eshab-ı kiram, Resulullah efendimizi ve Hazret-i Ebu Bekr'i ve Hazret-i Ömer'i oda içine defnetmezlerdi. Türbe ölüye tapınmak için yapılmaz. Ona sevgi ve saygı göstermek ve okumaya, dua etmeye gelenleri yağmurdan, güneşten korumak için yapılmaktadır.

 

Salihleri, âlimleri sevmemizi, onlara saygılı olmamızı dinimiz emretmektedir. Cahil halk, ölüyü toprak altında görünce onu kendinden aşağı sanır. Türbeyi, sandukayı ve herkesin saygı ile ziyaret ettiğini görünce, o da saygılı olur.

 

Yani türbe ölü için değil, dirilerin saygılı olup, veliden istifade edebilmeleri için yapılmaktadır. 
Evliya, ölüyken de, diriyken de bir şey yaratmaz. Allah’ ü Teâlâ’nın yaratmasına sebep olur.

 

Türbeler ve evliya mezarlarını ziyaret edenler, bunlara tapınmaz. Onların ruhlarını vesile ve kendilerine şefaatçi ederek dilediklerini Allah’ ü Teâlâ’dan isterler. Adakta bulunanlar, adaklarını Allah için yaparlar ve bundan hasıl olan sevabı bir veya birçok velinin ruhuna hediye ederler.

 

Türbe ziyareti, türbenin binası, taşı toprağı için değil, orada metfun bulunan zat için yapılır. Bu kabir ziyareti, dinimizde caiz ve çok sevaptır. Bazılarının buna şirk demeleri dini esaslara dayanmamaktadır. Ölmüş atalara tapınmak veya bunları yaratıcıya ortak yapmak, tarihte görülmüş sapık inançlardandır.

 

Müslümanların kabir ve türbe ziyaretlerinin bu bozuk inançlarla hiçbir alakası ve benzerliği yoktur.


Türbelere bez bağlamak, mum yakmak ve benzeri şeyler, cahiller tarafından uydurulmuş şeyler olup, dinimizde yeri yoktur. Bu gibi hurafelerden bazıları Hıristiyanlık ve Yahudilikten alınarak bilgisiz kimseler arasında yayılmıştır. 

 

Yazarın Özel Notu: Sele Köyü’nün giriş yolu çok dar, iki araç yan yana geçemez. Birisinin durup karşıdakine yol vermesi gerekir. Belediye başkanı yolun bu durumunu görmüştür. Bir çözüm bulur herhalde...

Metropol ilçenin bir mahallesine böyle bir yol yakışmıyor.

dscn0444-vert.jpg

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum