OVACIK MAHALLESİ’NDE AŞURE VE BİRLİK GÜNÜ...

OVACIK MAHALLESİ’NDE AŞURE VE BİRLİK GÜNÜ...

Çubuk Ovacık Köyü Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Eğitim ve Kültür Derneği’nin (OVDER) Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlemiş olduğu , “20 Geleneksel Muharrem Ayı Buluşmaları Aşure ve Birlik Günü” Cem Evi’nde gerçekleştirildi.

Şuayip YAMAN

İlçemiz Ovacık Mahallesi’nde muharrem ayı dolayısıyla “aşure ve lokma” etkinliği düzenlendi.

 

Ovacık Mahallesi’nde yas ve matem ayı olarak kabul edilen ‘Muharrem Ayı’nda Kerbela’da yaşanan insanlık dışı katliamı anmak ve İmam Zeynel Abidin’in kurtuluşunu kutlamak amacıyla her yıl kurban kesilip, aşure dağıtılıyor.

Mahalle sakinleri, muharrem ayı dolayısıyla aşure kaynatıp, kurban kesti.

Bir gün önce kesilen kurbanların etiyle hazırlanan yemekler ve aşurenin misafirlere ikram edildiği etkinlik, Ovacık Mahallesi’ndeki Cem Evi’nde gerçekleştirildi.

Etkinliğe İlçe Kaymakamı Uğur Sezer, Çubuk Belediye Başkanı Dr. Tuncay Acehan, AK Parti İlçe Başkanı Av. Baki Demirbaş ve Yönetim Kurulu üyeler, İlçe Emniyet Müdürü Hüseyin Çam, İlçe Jandarma Komutanı J.Ütğm. Umut Gürses, İlçe Müftüsü Bilal Yazgan, Seyit Kalender Veli Ocağı Dedesi Ahmet Kuzukıran, İlçe Kaymakamlığı Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakıf Müdürü Alaaddin Almış, Çubuk Düşünce Derneği Başkanı Şuayip Yaman, Çubuk Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Recep Taş, Çubuk Muhtarlar derneği Başkanı Abdullah Esre ile birlikte çok sayıda Mahalle sakini katıldı.

.Dernek Başkanı Hamdi Güngör’ün açılış konuşmasıyla başlayan program,

Konuşmaların ardından kurbanların kabulü için dua okunup, ibadet edildi.

Programda daha sonra Seyit Kalender Veli Ocağı Dedesi Ahmet Kuzukıran dua okurken, mahalli âşıklardan Hüseyin Keser mersiye okudu.

Cem evi içerisine ve yemekhaneye kurulan sofralarda konuklara mahalle halkının hazırladığı aşure ve lokma olarak tabir edilen koyun eti ve pilav ikram edildi. Program, ikramların yenmesi ile sona erdi.

Dernek Başkanı Hamdi Güngör yaptığı açılış konuşmasında; Sevgili canlar, Kıymetli misafirler; Mübarek aylardan muharrem ayında yine bir ‘Aşure ve Birlik Günü’müzde tüm dost ve kardeşlerimizle beraberiz. Uzaktan veya yakından gelerek bizleri onurlandırdınız. Ne güzel ettiniz. Bu vesile ile dost meclisimize “Ovacık Cem Evimize” hepiniz hoş geldiniz.

 

Kalbinde iman taşıyan her canın dinmeyen yürek sızısı “Kerbela” katliamının 1379 senei devriyesinin birlikte atan hüzünlü yüreklerimizle beraberiz.

 

Bu itibarla tuttuğunuz oruçların, yaptığınız ibadetlerin, kesilen kurbanlarımızın makbul olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

 

Değerli canlar,

 

Bu büyük matem gününde, başta İmam Hüseyin olmak üzere, Ehl-i Beyt mensuplarını, onların açtığı yoldan giderek Hüseyin’in davası benim davam diyerek Hakk’ın yanında yer alan tüm geçmişlerimizi rahmetle yâd ediyorum. Mekânları cennet olsun, Allah hepimizi şefaatlerine mazhar etsin.

 

İmam Cafer’i Sadık 1379 yıl önceki kara günden sonra “artık her ay Muharrem, her yer Kerbela” diyerek yüreklerdeki ateşin zaman, mekân tanımadan, inanan insanlar var olduğu sürece hiç sönmeyeceğine işaret etmişti.

 

Hz. Peygamberimizde “Kim Hasan ile Hüseyin’i severse beni sevmiş olur. Kim de onlara buğz ederse, bana buğz etmiş olur.” Buyurmuştu.

 

Bizde buradan bir daha tekrarlayalım ki, zalimlere karşı mazlumun yanında yer alan canlar yaşadığı müddetçe bundan sonra da kıyamete kadar bu acımız hiç sönmeyecektir.

 

Kıymetli Canlar,

 

Sevgili Peygamberimizin “Benim dünyadaki çiçeğim, reyhanım” dediği ve “cennet Gençlerin Efendisi”  olarak tavsiye ettiği, Aliyyül Murtaza’nın, Hz. Fatumatu’z zehra’nın ciğer pareleri Hz. İmam Hasan ve İmam Hüseyin’i daima sevecek, onların nurlu yolları yolumuz olacaktır.

 

Kerbela çölünde ay ışığının altında kız kardeşi Hz. Zeynep’in çığlığını duyan Hz. Hüseyin, büyük bir metanet ve sabırla şu tarihi sözleri söylemiştir, “Allah’a sığın bacım ve bil ki; yerde ve gökte ne varsa ölür. Gökler de baki kalmaz. Allah’tan başka her şey yok olmaya mahkûmdur.  Annem, babam ve abim Hasan benden daha hayırlıdırlar. Birer birer gittiler. Elveda Zeynep elveda...” demişti.

     

Hz. Hüseyin; “Bacı, ben şehit olunca dövünüp ağlama. Sabrımız çok olsun bacı, canımız Allah’a emanet.” Diyerek şahadete kuşanmıştı. Bizlerde aynı tevekkülle, teslimiyetle, onurla ve vakarla davranıp yaşadığımız dünyanın yaşanabilir olabilmesinin ilk şartının “Hüseyinleşmekle” mümkün olabileceğini anlatacağız.  

 

Kuşkusuz Hz. İmam Hüseyin’in şahadeti bir veda değil bir kavuşmadır. Bir son değil başlangıçtı, ayrılık değil birliktir, beraberliktir, bütünleşmedir. Arşın, meleklerin, yeryüzü ve gökyüzünün gzyaşı döktüğü o mübarek insanın şahadeti husumetin değil, kutuplaşmanın değil, kamplaşmanın değil, kardeşliğin vesilesidir.

 

Kim ki Kerbela faciasını, Müslümanların bölünmesi olarak, husumet olarak, kutuplaşma olarak, istismar etmeye kalkarsa biliniz ki o Hz. Hüseyin’in aziz hatırasına haksızlık etmiştir.

 

Kıymetli Kardeşlerim, Sevgili Can Dostlar; 

 

Tekrar ediyorum gün birlik günüdür, gün ikilikten kurtulma günüdür. Gün payşalma günüdür. Matemleri bir olan milletimizin geleceği de idealleri de bu coğrafya üzerindeki kaderi de birdir, beraberdir ve ortaktır.

 

Bu şuur içinde Ovacık Cem Evinden, 20. Aşure ve Birlik Günü’nden sesleniyorum. Hangi mezhepten hangi meşrepten olursa olsun, Müslüman Türk Milleti kardeştir. Aksini düşünen hainlere yoldaştır.

 

Değerli Canlar;

 

Günümüze kurbanı olanları aşuremize maddi yardımda bulunanları, emeği geçen tüm canları tebrik ediyorum.

 

Allah’ın selamı Hüseyin’in üzerine, Ehl-i Beyt üzerine olsun.

 

Yüce Allah şehitlerimizin şefaatine hepimizi nail etsin.

 

Siz aziz canları,

 

Ehl-i Beyt dostlarını sevgiyle ve saygıyla selamlıyor, Ovacık Köyü Derneği Yönetim Kurulu adına Köyümüz Muhtarlığı ve heyeti adına Hepinizi Allah’a emanet ediyorum.

 

Sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

 

İlçe Vaizi Ekrem Özcan tarafından Kur’an Tilaveti okundu.

 

Seyit Kalender Veli Ocağı Dedesi Ahmet Kuzukıran  Ehli Beyt ve Ehli Beyt Sevgisi’ni, Aşureyi, Kerbelayı , On Muharrem’i  anlattığı konuşmasında, Peygamberimizin aile fertlerine Ehli Beyt denir. Efendimizin (s.a.v) eşleri ve çocukları Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile onların soyundan gelenler Ehli Beyt’tir.

 

Ehli Beyti sevmek, Peygamberimizi sevmenin göstergesi sayılmıştır.

 

Peygamberimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuştur “Sizi nimetleri ile donattığı Allah’ı seviniz. Allah’ı sevmenizden dolayı beni seviniz. Benden dolayı da Ehli Beyti mi seviniz.”

 

Müslümanlar Ehli Beyti candan sevmiş sevmektedirler.

 

Peygamberimizin eşi Ümmi Seleme Radiyallahu anlatıyor, “Ben Resulullah Aleyhissalatu Vesselamın kapısında iken şu ayet nazil oldu;

 

 “Ey Ehli Beyt Peygamberin (s.a.v) hanımları Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak istiyor.

 

Evde Resulullah Aleyhissalatu Vesselam, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin vardı.

 

Peygamberimiz onlara bir örtü bürüdü ve Allah’ım işte bunlar benim ehli Beytimdir. Bunlardan günahı gider ve bunları kinlerden tertemiz kıl” buyurdu.

 

Ben atılıp, “Ey Allah’ın Resulü ben Ehli Bet’ten değil miyim?” dedim.

 

Resulullah bana, “Sen (yerinde dur, sen zaten hayırdasın, sen Resulullah’ın zevcesisin” diye cevap verdi.

 

Selman-ı Farisi, Resulu Ekrem’in (s.a.v) şöyle buyurduğunu nakletmiştir;

 

“Hasan ve Hüseyin benim çocuklarımdır; Onları seven beni sever. Beni sevense Allah’ı sever; Allah’ı seveni de Allah cennete koyar. Onlara buğz eden bana buğz eder. Bana buğz eden Allah’a buğz eder. Allah da kendisine buğz edeni cehenneme atar..”

 

(Buğz; Nefret, sevmemek, kin gütmek, hoşlanmamak demektir.)

 

Bunlar benim ve kızımın çocuğudurlar. Allah’ım ben onları severim. Sende onları ve onları sevenleri sev.”

 

Hz. Aişe Radıyallahu Anha anlatıyor: ""Resulullah Aleyhissalâtu vesselâm, üzerinde siyah (yünden) nakışlı bir kumaş olduğu halde sabahleyin (evden) çıktı. O sırada Hasan geldi, onu örtünün altına soktu. Sonra Hüseyin geldi onu da soktu. Sonra Fatıma geldi, onu da soktu. Sonra Ali geldi onu da örtünün altına soktu.

 

Sonra da:

 

"Ey Ehl-i Beyt Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak istiyor" (Ahzab 33) buyurdu."

 

Bu açıklamalardan anlıyoruz ki, Resulullahın aile halkı anlamına gelen Ehl-i Beyt özellikle O’nun hanımları, kızı Fatıma, damadı Ali’nin neslinden gelen Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve evlatlarıdır.

 

Ehl-i Beti sevmek, Peygamberimizi sevmenin göstergesi sayılmıştır.

 

İslam Tarihinde Hz. Hasan’ın neslinden gelenlere şerif, Hz. Hüseyin’in neslinden gelenlere seyyid adı verilmiş, kendilerine hürmet ve muhabbet göstermek Hz. Peygamberi sevmenin bir tezahürü kabul edilmiştir.

 

Hatta Türklerde Ehl-i Beyt sevgisi o kadar ileri gitmiştir ki çocuklarının isimlerini Mehmet, Fatma, Ali, Hasan, Hüseyin koymuşlardır.

  

Peygamberimiz ile Ehl-i Beyt’ine salat ve selam getirmek Müslümanların bir görevidir.

 

“Ev halkı” anlamına gelen Ehl-i beyt (ehlü’l-beyt) terkibi ev sahibiyle onun eşini, çocuklarını, torunları ve yakın akrabalarını kapsamına alır.

 

Cahiliye devri Arap toplumunda kabilenin hâkim ailesini ifade eden Ehl-i Beyt tabiri, İslâmî dönemden itibaren günümüze kadar sadece Hz. Peygamber’in ailesi ve soyu manasına gelen bir terim olmuştur

 

Kur’an-ı Kerim’de Ehl-i Beyt terkibi üç yerde geçmektedir..

 

Kur’ân-ı Kerîm’de Ehlü’l-Beyt” terkibi ise üç ayette geçmektedir;

Bunların birincisinde Hz. İbrâhim’in (Hûd 11/73),

İkincisinde Hz. Mûsâ’nın (el-Kasas 28/12),

Üçüncüsünde Hz. Peygamber’in ev halkına işaret edilen (el-Ahzâb 33/33)

 

Bunlardan Hz. Peygamberin ev halkını gösteren ayet meali şöyledir, “Evlerinizde oturun eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp, saçılmayınız, Namaz kılın, zekât verin, Allah ve Resulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, Allah (cc) sizden sadece günah gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. (Ahzap 33)

 

Aşure Günü ve orucu, Kamer aylarından Muharremin onuncu günü ‘Aşure Günü’dür.

 

Bu ayın en kıymetli gecesi de Aşure gecesidir. Allahü Teâlâ, birçok duaları Aşure günü kabul etmiştir.

 

  • Hazret-i Âdem'in tövbesinin kabul olması,
  • Hazret-i Nuh'un tufandan kurtulması,
  • Hazret-i Yunus'un balığın karnından çıkması,
  • Hazret-i İbrahim'in ateşte yanmaması,
  • Hazret-i İdris'in canlı olarak göğe çıkarılması,
  • Hazret-i Yakub'un oğlu Hazret-i Yusuf'a kavuşması,
  • Hazret-i Yusuf'un kuyudan çıkması,
  • Hazret-i Eyyüb'ün hastalıktan kurtulması,
  • Hazret-i Musa'nın Kızıldeniz'i geçmesi,
  • Hazret-i İsa'nın doğumu ve ölümden kurtulup, diri olarak göğe çıkarılması Aşûre günü oldu.

 

Peygamberimiz, Muharremin dokuzuncu, onuncu ve hatta onbirinci günlerinde oruç tutmuş ve ümmetine de tavsiye etmiştir.

 

Bugün ayrıca, imanı, ibadeti ve hak aşkı dorukta olan, bedeni dedesine benzediği gibi ahlakı da tamamen O’na benzeyen Hz. Hüseyin Efendimizin yakın çevresiyle birlikte 10 Muharrem Miladi 680 tarihinde acımasızca şehit edildiği gündür.

 

Peygamberimiz Aşure orucuyla ilgili şöyle buyurmuştur; “Ramazan orucundan sonra en faziletli oruç Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan aşure orucudur. Muharrem ayının 10. gününden itibaren Aşure adı verilen bir tatlının pişirilerek dağıtılması geleneği, hayır işlemek ve gönül almak için güzel bir vesile sayılmıştır.

 

Aşure günüde meydana gelen ve bizleri derinden üzen Sevgili Peygamberimizin torunu Hz. Hüseyin’in şehit edilmesi olayını aramızdaki kardeşliğin bozulmasına yönelik bir ayrım haline getirilmememsi, İslam Dini’nin haram kıldığı şeylere başvurulmamasını ifade etmek istiyorum.

 

Hepimiz aynı Rabbe iman eden, aynı Peygamberi kabul eden, aynı kitabı benimseyen ve aynı kıbleye yönelen Müslümanlarız.

 

Tarihin bir devrinde bu gibi üzüntü verici olaylardan gerekli dersleri çıkarmak ve aramızdaki kardeşliği pekiştirmeliyiz.

 

Ali İmran Suresi’nin 103. ayetinde;

 

“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kuran’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de, O kalplerinizi birleştirmişti.

 

İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.” Buyrulmaktadır.

 

Bugün zulme uğrayanlara rahmet, zulmedenlere beddua ediyor, lanetliyoruz.

 

Bu bizim matem günümüz.

 

Bizim içimizi dışımızı bilmiyorlar. Cenabı Allah birliğimizi, dirliğimizi beraberliğimizi bozmasın. Bunları bozmak isteyenlere Allah fırsat vermesin.

 

Bu bizim matem günümüz, Peygamberimizin torunlarına yapılan zumlun yıldönümüdür.

 

Suriye’de, İran’da, Irak’ta ve Türkiye’de, Kerbela hala devam ediyor.

 

Alevi-Sünni’nin; Allah’ı bir, Peygamberi bir, kitabı bir, bayrağı birdir.

 

Bu vesile ile Hicri yılınızı kutlar hayırlara vesile olmasını diler, hepinize saygı ve selamlarımı sunar; kesilen kurbanların kabul edilmesini Yüce Rabbimden niyaz ederim Dedi.

 

İlçe Müftüsü Tahsin Yazgan, “Seyit Kalender Veli Ocağı Dedesi Ahmet Kuzukıran’ın; Alevi-Sünni, Peygamber, Ehl-i Beyt, On Muharrem, Kerbela, Aşure ile ilgili ne anlattıysa hepsine de katılıyorum.

 

Bilgi olarak da muhabbet olarak da aynı görüşteyiz.

 

Aşure’ye 12 tür ürün katarlar. Biz İslam Ümmeti olarak bir de gözyaşımızı kattık.

 

Acılar, zulümler gördüysek ki hala da görüyoruz. Rabbim tüm İslam ülkelerine acı göstermesin. Cenab-ı  Rabbim bizi kardeş yapsın. Kılıcımız keskin olsun, bayrağımız inmesin, ezanımız dinmesin...

 

Aşure Günü’nüz kutlu olsun...

 

Köy’ün Hanım Ağası Tutan Toka, Katılımcılara selamlama konuşması yaptı.

 

Âşık Hüseyin Kesen, Pir Sultan Abdal’ın, “Kerbela Yolu’nda” adlı deyişini sazı ve sözüyle seslendirdi.

 

Aşure Çorbası’na kesilen kurbanların sahipleri helalleşti. Kurban sahipleri kestikleri kurbanları helal ettiler yiyenler içinler de helal ettiler.

 

Ardından Lokma alındı. Lokma Duası okundu.

 

Seyit Kalender Veli Ocağı Dedesi Ahmet Kuzukıran “Lokmamızı yiyenlere şifa olsun” dedi.

 

Gülbank’ın ardından “Aşure Duası” okundu.

 

İlçe Kaymakamı Uğur Sezer, “Aşure dayanışma, kaynaşma ve hoşgörünün sembolüdür. Aşuredeki çeşitlilik ve farklı nimetlerin bir araya getirilmesi, farklılıkların nasıl bir zenginlik oluşturduğunun ispatıdır.

 

Milletimiz aşure geleneğini yüzyıllardır sürdürerek, birlikte yaşamanın en güzel örneğini göstermekte, sevinci ve hüznü paylaşmakta, birlik ve beraberliği pekiştirmektedir. Bu vesile ile Muharrem ayının ve yeni hicri yılın birliğimize ve kardeşliğimize vesile olmasını temenni eder, mutluluk ve esenlikler dilerim.

 

Aşure ve birlik gününüz hayırlı ve uğurlu olsun. Hakkınızı helal edin.

 

Etkinlik sonrası davetlilere, Dernek üyeleri tarafından kurban eti, bulgur pilavı ve Aşure’den oluşan ikram yapıldı.

 

Ovacık Mahallesi Muhtarı Bayram Kesen etkinlik sonrası yaptığı açıklamada, Bu yıl 20.’sini gerçekleştirdiğimiz  ‘Geleneksel Muharrem Ayı Buluşmaları Aşure ve Birlik Günü’nde bir kez daha birlik, beraberlik, hoşgörü ve birlikteliğimizi perçinleme fırsatını bulmuş olduk.

 

Aşure, çok farklı ürünlerin bir araya gelmesinden oluşan çok lezzetli bir yemek. Bu bizlere bir arada yaşama kültürünü anımsatıyor. Bizler iç içe bir çeşni gibi yaşamaya alışmış milletiz. Bu yüzden bugünün anlamı, dağıtılan tatlı kadar lezzetlidir.

 

Ankara’dan ve ilçemizden gelen konuklarla birlikte tüm misafirlerimize katılımlarından dolayı teşekkür ederim. Dedi.

dscn1576-tile.jpg

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.