LOKMAN ÖZDEN VE ARKADAŞLARINDAN HUZUREVİ’ NE ZİYARET

LOKMAN ÖZDEN VE ARKADAŞLARINDAN HUZUREVİ’ NE ZİYARET

Eski Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden ve arkadaşlarından oluşan bir heyet Abidin Yılmaz Huzurevi sakinlerini ziyaret etti ve onlara 11 adet engelli bisikleti hediye etti.

                         Şuayip YAMAN

Haber-Yorum

Eski Belediye Başkanı Lokman Özden ve eşi Ayten Özden, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seyhan Ahıska, İşadamı Murat Kızılkaya, İşadamı Sinan Can ve Eşi Zerrin Can ve Ev kadını Bilgi Dakak’tan oluşan heyet, Çubuk Kaymakamlığı Abidin Yılmaz Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğünü ziyaret ederek Huzurevi sakinleri ile sohbet ettiler, dilek ve temennilerini dinlediler ve onlara 11 adet engelli bisikleti hediye ettiler.

    Özden, “Gönüllü Arkadaşlarımız hem ilgilendiler hem de destek oldular”    

Eski Çubuk Belediye Başkanı Lokman Özden, Huzurevi’nin kuruluşu ve yapımı ile ilgili olarak yaptığı açıklamalardan sonra, “Bu arkadaşlarımızın insanlarımıza destekleri ne bir ilk ne de sondur. Daha önceleri de vatandaşlarımızın kötü günlerinde hep yanlarında oldular.

Örneğin 2000 yılında ilçemizde meydana gelen depremde zarar gören köylülerimize destek oldular. Süleyman Demirel Huzurevi sakinlerini her defasında ziyaret ettiler. Huzurevi sakinlerine destek oldular.

Bu gönüllü arkadaşlarımız hemen hemen her sorunda öncülük yaptılar, destek oldular. Bu gönüllü faaliyetleri insanlara zorla yaptıramazsınız. İnsanın doğasında vardır.

Huzurevi sakinlerinin hayırduası manevi bir sigorta. İhtiyaç gibi görmeyebiliriz. Ama annesini, babasını buraya getirenler var.

Burada yaşayan hanımefendiler ve beyefendiler de Belediye başkanlarına emanet. Bunun için onların dilek ve isteklerini birer emir olarak kabul etmek lazım..

Huzurevi idarecileri ve çalışanları, huzurevi sakinlerine hizmeti bir ibadet olarak algılıyorlar. Bunun için hep insancıl ve hep sevecenler. Onları kutluyorum”  dedi.

 

Huzurevi Müdürü Emin Tamtürk, “Huzurevinde şu anda 57 si bayan olmak üzere 126 sakinimiz ve 3 de ziyaretçimiz var.

Huzurevine girmek için 640 kişi daha sırada bekliyor.

Ülkemizde 127 özel 6 adet de devlet huzurevi var. Herkes devlet huzurevine gelmek istiyor.

Burası diğer kurumlar gibi değil. İşi sevenler hep burada.

Burada çalışanlar, sakinlerin hem hastabakıcısı hem oğlu ve hem de kızı. Yaşlılarımız mutlu, dolaysıyla bizde mutluyuz.

Hemen her gün 14.00-17.00 saatleri arası sohbet saatleridir.

Burada kalanların hepside bizim anamız ve babamız. Hiçbirini ayırt etmiyoruz. 24 saat onların hizmetindeyiz. Bu yüzden bizleri çocukları gibi görüyorlar.”

Eski belediye başkanı Lokman Özden’in okuldan arkadaşı olan Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Seyhan Ahıska, “Biz bu gönüllü hareketin hiçbir zaman reklamını yapmadık. Bu işin içinde hep varız. Ve olacağız da. Her sene bu aktivitemizi devam ettiriyoruz.

Huzurevi sakinleri bizden iç çamaşırı istedi. Ama biz daha fazla ihtiyaç olanı alalım dedik.

Bu yıl mayıs veya haziran ayında sizlerle “Çay saati” yapalım. Bol bol eğlenelim ve sohbet yapalım.”

Huzurevi sakini  Durak Kırca (Erzurum-Pasinler’den) 92 yaşında.. Allah sağlık ve uzun ömür versin.. Hala dinç, gençlere taş çıkartacak fiziğe ve zindeliğe sahip. En önemlisi de hala her şeyi hatırlıyor.

Erzurumlu Emrah’ dan şiirler okudu. İzleyenlerden büyük takdir topladı.

Huzurevi sakini ve eski bir kaymakam Hasan Aktemel, “Burası çok güzel. Her ihtiyacımız elimizin altında.”

Huzurevi çalışanlarının hizmetinden çok memnun olduklarını ifade eden huzur evi sakini bir teyze yaptığı anlamlı konuşmada, “Onlarda ana diyen çok. Gece gelip, “ana uyudun mu?” diye sesleniyorlar. Allah onların hepsine uzun ömür versin. Allah onlardan razı olsun...” dileklerinde bulundu.

Sohbetlerde iki saatin nasıl geçtiğini anlayamadık.

Sohbetlerin ardından, huzurevi sakinlerinin odaları ziyaretçiler tarafından teker teker gezildi. Girdiğimiz her odada bizlere kolonya, lokum, şeker ve çikolata ikramı yapılması dikkatlerden kaçmadı.  Tekerlekli sandalyeler ihtiyaç sahibi sakinlere bizzat odalarında takdim edildi.  Sandalyelerine kavuşan huzurevi sakinleri çocuklar gibi sevindi. O an sanki tüm dertlerinden arınmış gibi ve hatta çocuklar gibi sevinçli idiler.

Diğer huzurevi sakinleride istirahat ettikleri yerlerde ziyaret edildiler. Onlarla hoş sohbetler yapıldı. Huzurevi sakinleri sanki çocukları gelmiş gibi ziyaretçilere sarıldılar, onları öptüler, kokladılar.

Huzurevi sakinleri ziyaretçileri uğurlarken hep bir ağızdan, “Biz sizleri seviyoruz. Sizleri her zaman bekliyoruz” dediler.

 

Vedalaşma anında duygulu anlar yaşandı.

 

Huzurevi sakinlerinin Belediye Başkanı Dr. Tuncay Acehan’dan bir de istekleri vardı. Hatta bu isteklerini birkaç defa da kendisine iletmişler. Ama henüz bir gelişme olmamış.

 

Huzurevi sakinleri, “Huzurevi’nin önüne bir otobüs durağı istiyoruz. Başkan Acehan’ dan belki de 10 defa otobüs durağı istedik. Ama bir sonuç alamadık. Başkan bu isteğimizi yerine getirmedi” diye serzenişte bulundular.

 

Elçiye zeval olmaz, benden iletmesi...

            Huzurevi sakinleri ziyaretçi bekliyor...

Evlerinden ve sevdiklerinden ayrı devletin kendilerine sunduğu hizmetten faydalanan huzurevi sakinleri, bayram veya diğer günler gelecek ziyaretçilerini bekliyor.

Doktoru, hemşiresi, aşçısı, fizyoterapisti ve bakıcılarıyla tüm ihtiyaçları giderilerek çeşitli sosyal etkinliklerle mutlu bir yaşam sürdüren yaşlıların en büyük sevinci bayram ve diğer günlerde bekledikleri ziyaretçilerin gelişi oluyor.

Burada kalan yaşlılar neredeyse hemen her gün kendilerini ziyarete gelecek yakınlarının yolunu gözlüyorlar. Yakınlarının ve diğer ziyaretçilerin gelmesinin kendilerini çok mutlu ettiğini dile getiriyorlar.

İşin en ilginç yanı her huzurevi sakinin odasında sanki her gün bayrammış gibi şeker, lokum, çikolata ve kolonya var. Sanki yakınları veya birileri ziyaretlerine gelecekmiş gibi hazırlık yapmışlar. Haklı olarak ziyaretçi gelmesini bekliyorlar.

Şimdi genç ve sağlıklı olabilirsiniz. Ama yarın yaşlanıp, bakıma muhtaç olduğunuzda sizlerde tek başınıza kalabilirisiniz. O zaman gidebileceğiniz tek yer huzurevleri oluyor. İyi ki, huzurevleri var.   

            Gençler bir gün sizlerde yaşlanacaksınız...

Hayat hızla akıp geçiyor. İnsan ömrü nedir ki, zaman hızla akıp geçiyor. Hayat çok kısa...

Dün dünyaya geldiniz. Önceleri bebektiniz, büyüdünüz çocuk oldunuz. Daha da büyüyüp genç oldunuz. Evlendiniz sizin de çocuklarınız oldu. Birde baktınız ki, dede, babaanne, anneanne oldunuz. Sizin de torunlarınız oldu. Sonra yaşlandınız. 80 yaşına gelmiş bir büyüğüme soruyorum, ne yaşadınız” diye. O da, “Dün doğdum, bugün bu yaştayım. Hiçbir şey yaşamadım” diyor.

Huzurevlerindeki yaşlılara ''bizlerden ne istiyorsunuz'' diye sorduğunuzda, onlardan en çok ''ziyaret edilmeyi'' diye cevap verdiklerini duyarsınız.

Huzurevinde yaşlılarımıza her türlü imkân sağlanıyor ama onlar için önemli olan sayılmak ve sevilmektir. O yüzden huzurevindeki yaşlıları ziyaret etmemiz lazım. 

İnsanların ''yaşlılığın bir yıkım değil, bir değişim dönemi olduğunu'' anlamaları gerekir. Yaşlılar için zorlu geçebilen değişim döneminin gençlerin ziyaretleri ile daha kolay anlaşılabilir.  

Yaşlıların deneyimlerinin ve birikimlerinin gençler ile paylaşılmasının, gençlerin yaşama bakışlarına, toplumsal algılarına ve kişisel özelliklerine, hatta bazı durumlarda mesleki gelişimlerine dahi önemli katkıları olacaktır.

Yaşlıların da bu ziyaretlerden duyacağı memnuniyet ise duygulara sığmaz.

Yaşlılar, gençlerle paylaştıkları zaman dilimlerinde toplumsal değişimlerden ve yeniliklerden haberdar olurlar. Ayrıca birikimlerini, deneyimlerini paylaşmaktan, gereksinim duydukları saygı ve ilgiyi görmek de yaşlılar için çok önemlidir. 

Yaşlılar en büyük morali sevgide, güler yüzde bulurlar. Bir öpücük, bir kucaklayış, bir gülümseme yaşlıların mutlu olması için yeter de artar bile. Ancak insanların yoğun olduğu dönemlerde bu çok da mümkün olmuyor.

O nedenle bayramların, önemli günlerin, her haftanın veya mümkünse her günün fırsat olarak görülmesi lazım. Bayramda gençler yaşlılara sevgilerini açarsa yaşlıların yaşayacağı yıllarına da ciddi bir katkı sağlamış olurlar. 

Yaşlılar her zaman sevgi ve saygı bekledikleri aşikârdır. Yaşlısı olmayan bir evde gençlere her türlü bilgiyi aktaran, onları yetiştiren bulunmaz. Yaşlı bu noktada çok büyük bir nimettir. Fakat bu nimetin kıymetinin bilinmesi gerekir.

Büyüklerimiz, “Bir evin yaşlısı olmazsa o evde bet, bereket olmaz” derlerdi. Ne kadar doğru bir söz.

Şahsen ben; bırakın rahmetli anne ve babamı, rahmetli ebemi ve dedemi bile özlüyorum. Onlar varken her şey çok güzeldi. Şimdi ise maalesef yok. Sizlerde hissetmiyor musunuz bu eksikliği?

Bu nedenle yaşlılarımızın kıymetini bilelim. Onlara saygı ve sevgi gösterelim. Onları yalnız bırakmayalım. Onları horlamayalım, azarlamayalım. Onlara “of bile ” demeyelim. Çünkü sizlerde bir gün yaşlanacaksınız...

Sonuç ta bizde bir gün yaşlanacağız ona göre yaşamalıyız.

Atalarımız ne güzel söylemiş, “Ne ekerseniz onu biçersiniz” diye..

                İslam’ da yaşlılara saygı

İslam dini yaşlılara saygıyı hep ön planda tutmaktadır. Peygamberimiz (s.a.v) hadis-i şeriflerde  bu konuda şöyle buyurmaktadır:

“Ana ve babasının ihtiyarlık zamanlarında, bunlardan birine yahut ikisine yetişip de, bunlara gereken hürmet ve hizmette bulunarak Cennet’i hak edemeyen kimsenin burnu yerlerde sürünsün!” (Bu ifadeyi üç kere tekrar etmiştir.) (Müslim, İbn Hanbel, Müsned)

 “Herhangi bir genç yaşlılığından dolayı bir ihtiyara hürmet ederse, Yüce Allah’ da yaşlandığında ona hürmet edecek kimseler halk eder.” (Tirmizi, Ebu Davud)

“Saçı sakalı ağarmış yaşlı Müslüman’a saygı gösterip ikram etmek, Allah’a saygıdandır.” (Ebu Davud)

“Düşkünleri görüp gözetiniz, zira siz ancak düşkünleriniz sayesinde yardım görür ve rızıklanırsınız.” (Tirmizi, Ebu Davud)

                Yaşlılara saygının önemi

Yaşlılara hürmet ve ikramın Rabbimize saygıdan olduğunu söyleyen Yüce Peygamberimiz (s.a.s.), “Eğer süt emen çocuklar, beli bükük yaşlılar, otlayan hayvanlar olmasaydı, üzerine azap sel gibi gelirdi. “buyurmuştur.

Cemiyetler dayanışma ile, yaşlısı ve gencinin birbirine gösterdiği saygıyla ayakta kalırlar. Eğer yaşlı, “Artık benim işim bitti; ben bir işe yaramıyorum” diye düşünmeye başlarsa, o toplumda huzur diye bir şey kalmaz.

Herkes bilir ki, yaşlı insanlar çocuklar kadar kırılgan ve hassastırlar. Onlara bir çocuktan daha fazla itina göstermeli, duygularını rencide etmeden yaşından kaynaklanan bazı durumları hoş karşılamalıyız.

Onlara değer verdiğimizi gönül alıcı sözlerle göstermeliyiz. Yaşlılarımızın evlerimizde bulunması rızkımızın genişlemesine vesile olduğu gibi musibetlerde birer kalkan vazifesi gördüğünü de Yüce Peygamberimiz şöyle haber veriyor: “Zayıf ve düşkünlerinize dikkat ediniz! Çünkü siz onlar sayesinde yardım görür ve rızıklanırsınız.”

dscn1094-vert.jpg

lokman-ozden1.jpglokman-ozden2-001.jpglokman-ozden3-001.jpg

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum