Abdurrahim Somuncu   (Emekli Müftü)

Abdurrahim Somuncu (Emekli Müftü)

KUR’AN-I KERİM VE ANLAMI

                 Kur’an-ı kerim, Cebrail (a.s) vasıtasıyla Allah tarafından Hz.Muhammet (s.a.s)’e gönderilmiş ve peygamber efendimiz tarafından da, bütün beşeriyete ve cinlere tebliğ edilmiştir. Kur’an-ın ismini, Cenabı Hak kendisi koymuştur.Vakıa suresi ayet 77 de  “Bu kitap pek değerli, şerefli bir kur-an dır ” buyrulmaktadır. Kur’an, lügatte okumak ve toplamak anlamlarını taşımaktadır. Kur’an-ı kerimin gelmesiyle diğer semavi dinlerin hükmü sona ermiştir. Kur’an-ı kerim, Peygamber efendimiz (s.a.v) in en büyük mucizesidir. Asırlardan bu yana, Kur’an’ın benzerini kimse getirememiştir. Kur’an-ı Kerim 114 süre ve 30 cüzdür. Ayet olarak ta 6666 ayettir. Kur’an-ı Kerim, Peygamber efendimiz (s.a.v)’e vahiy süretiyle 23 senede Allah tarafından gönderilmiştir. Kur’an-ı Kerim, insanların her türlü inanç, amel ve ahlak esaslarını içerir. Kur’an-ı Kerim, geldikten sonra, Allah (c.c) nezdinde, yalnız kabule şayan olan dinin İslam dini olduğu, Ali İmran süresi ayet 119 da “Allah nezdinde hak din islamdır…”buyrulmaktadır. Yine Ali İmran süresi ayet 55 de “ Kim İslam dininden başka bir din ararsa, bilsinki, kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o,ahırette ziyan edenlerden olacaktır.” Buyrulmaktadır. Bu ayetlerden anlaşıldığına göre, İslam dininin gelmesiyle diğer dinlerin hükmü sona ermiştir. Bununla birlikte, semavi dinlerin asıllarında, inanç sisteminin aynı olduğu bakara süresi 286. ayetinde, beyan edilmektedir.                                                  

                 Kur’an-ı Kerim indirildiğinde, kâtipler tarafından yazılmış ve hafızlar tarafından da ezberlenmiştir. Kur’an-ı Kerimin kelimelerini yan yana dizen Allah-u Tealadır. Kur’an-ı Kerim arap lisanı ile gelmiştir, fakat kelimeleri ve harfleri Allah-u Teâlâ tarafından bildirilmiştir. Kur’an-ı Kerim ezelidir ve semavi kitapların en sonuncusudur.

              Kur’an-ı Kerim, Allah tarafından kullarının saadet ve mutluluğu için gönderilmiştir. Kur’an-ı kerim, Allahın kanunudur. Kura’n-ı Kerim, ebedi bir mucizedir. Asırlar boyu Kur’an-a karşı çıkanlar olmuş,  bir benzerini getirmeye kalkışmışlarsa da bir süreyi bile getirememişlerdir. Bundan sonra da getiremeyeceklerdir. Bakara suresi 23. ayette, bu konu şöyle, açıklanmaktadır.“Eğer kulumuza indirdiklerimizden her hangi bir şüpheye düşüyorsanız, onun benzeri bir süre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz, Allahtan başka şahitlerinizi (yardımcıları) da çağırın.” Buyrulmaktadır. Çünkü Kur’an-ı Kerim beşer sözü değildir.  Allah’ın kelamıdır.                                                                                              

             Kur’an-ı Kerimin, manasını anlayarak okuyanlar ve dinleyenler üzerinde büyük tesirler ve ruhlarda derin izler bırakmaktadır. Kur’an- Kerim,  insanların ve cinlerin dünya ve ahiret yaşantılarının düzenini sağlamak ve ebedi mutluluğa erdirmek için göderilmiştir. Enfal süresi ayet 2. “ Müminler ancak, kendilerine Allah’ın ayetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.” Buyrulmaktadır.                                                                               

            Peygamber efendimiz  (s.a.v) bir hadislerinde “sizin hayırlınız Kur’an-ı öğrenen ve öğretendir.” buyurmuşlardır.                                                                                            

           Kur’an-ı kerimin içeriğini biraz daha açacak ve izah edecek olursak, acaba neler yer almaktadır; 1.Allah’a kulluk görevinin yerine getirilmesi. 2.Kul haklarına saygılı olunması. 3.Verilen sözün (ahde vefa) yerine getirilmesi. 4.Temizliğe uyulması. 5.İçki kumar gibi her çeşit uyuşturucunun yasak olması. 6.Yalan ve yalancı şahitlik yapılmaması. 7.Kendi aleyhine de olsa, doğruluktan ayrınılmaması. 8.İsraftan ve cimrilikten uzak kalınması. 9. Komşu haklarına saygılı olunması. 10.Emanete riayet edilmesi .11.İnsanlar arasında bozgunculuk


 

 

 Yapılmaması. 12.Anne ve baba haklarına saygılı olunması. 13.Belalara sabredilmesi ve kadere rıza gösterilmesi. 14.Komşu haklarına saygılı olunması. 15.İnsanlar arasında bozgunculuk yapılmaması 16.Günahın (kötülüğün) gizli ve açığından kaçınılması 17.Varlık ve darlıkta başkalarına yardımda bulunulması 18. yapılacak işlerde istişare yapılması. 19.Tembel olmayıp çalışkan olunması. 20.Aleyhine de olsa, adaletten ayrınılmaması

     Kur’an-ı kerimin usulüne uygun olarak, tertil ile ve ahenk içinde okunması,  Kur’ an-ı teganni ile (harf ve mahreçleri yerinden oynatarak, asıl okuyuşundan uzak tutmak suretiyle) okumak günahtır. Bir hadis- şerifte, “ Nice Kur’an okuyanlar var ki, Kur’an,  okuyucuya lanet eder” buyrulmaktadır. Kur’an-ı Kerim-in güzel sesliler tarafından okunması, Kur’an-ın süsüdür. Peygamber efendimiz (s.a.v)  “Hüsnüssaavti zinetülkur’an, güzel ses Kur’an-ın süsüdür” buyurmuşlardır. Allah (c.c) Kur’an-ı Kerimi, mana ve mefhumunun anlaşılması ve yaşanılması için göndermiştir. Bu doğrultuda, merhum Mehmet Akif Ersoy’un şu dizilerini hatırlamak gerekir;  İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkı ile bilin, ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için”.

               Peygamber efendimiz (s.a.v)  “Kalbinde Kur’an dan (sure veya ayet olarak ) hiçbir şey bulunmayan kimsenin kalbi, harabe bir eve benzer”  buyurmuşlardır. Yavuz Sultan Selim, kendi döneminde sarayda sürekli olarak Kur’an okunmasını istemiştir. Padişahın bu talebi doğrultusunda, sarayda hafızlar tarafından 24 saat süre ile Kur’an-ı Kerim okunmaya başlanılmış ve son okuyanda, kendisi olmuştur. Bu güzel adet asırlarca devam ettirilmiştir. Kur’an-ı Kerimin bu mucizevî etkisi ile Osmanlı devleti, asırlarca başarıdan başarıya koşmuştur.

               Kıyamet gününde,  Kur’an-ı Kerimin,  okuyucularına şefaat edeceği müjdesi verilmektedir. Kur’an-ı Kerim-i ezberleyenler için Peygamber efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde; “Benim ümmetimin en şereflisi Kur’an-ı kerimi- (ezberleyenler) hafız olanlardır” müjdesini vermiştir. Kur’an-ı Kerim hakkında Alman yanın kurucusu Bismark şöyle diyor; “Ey Muhammed (s.a.v) sana gelen bu Kur’an, lahuti ve semavidir. Sana muasır olamadığım için üzgünüm” Diye ikrarda bulunuyor.

           Bazı insanlar derler ki, ‘Kur’ran Türkçe okunmalıdır. Kur’an-ın bugün elimizde pek çok Türkçe mealleri vardır. İsteyenler, bu Türkçe mealleri alıp okuyabilirler. Kur’an-ı kerim’in lafzını okumak gerektiği gibi, manasını da öğrenmek ve bilmek lazımdır. Ku’r-an okunduğu zaman, sevap kazanılır. Ancak Kur’an lafız ve manası ile Kur’andır.  Kur’an, ın lafzı olmadan sadece manası ile Kur’an sayılmaz. Allah bizi Kur’an ve imandan ayırmasın. Allah’a emanet olunuz.

 

                                                                      ABDURRAHİM SOMUNCU

                                                                               EMEKLİ MÜFTÜ

Bu yazı toplam 1885 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.