İşçi değil turist gönderen ülkeyiz!

İşçi değil turist gönderen ülkeyiz!

Bir zamanlar işçi olarak kapısına dayandığımız Avrupa ülkelerine bugün turist olarak gider hale geldik. Avrupa Türk turistlerin gözde tatil merkezi, ilk tercih ise İtalya.

1980"li yıllara kadar kapalı toplum modelini yaşayan, yurtdışına çıkmanın çok az kişiye nasip olduğu, turizm kavramıyla ciddi manada yüzleşmemiş Türkiye"de, "Özal devrimi" sonrası âdeta bir turizm patlaması yaşanmıştı. Merhum Turgut Özal"ın başbakanlığı döneminde başlattığı dışa açılma süreci, aslında ilk meyvelerini turizm sektöründe vermiş ve ciddi bir tesisleşme hamlesi başlamıştı. O zamanlar Türkiye"de yaşayan orta sınıf bir insan için elbette yurtdışı seyahati bir lükstü, insanların buna verecek paraları yoktu ama içeride turistlere sunulabilecek imkânlar çok fazlaydı. Nitekim devlet teşvikli tesisleşme hamlesinden sonra turizm, "bacasız sanayi" sıfatını hak edecek kadar önem kazandı ülke ekonomisi için. Son yıllarda ise sektör için "cari açığın ilacı" yorumları yapılıyor. Rakamlar da bu görüşü destekliyor. 1980"den günümüze Türkiye"ye gelen turist sayısı 16 kat, turizm gelirleri 43 kat, tesis sayısı ise 5 kat artmış. 1,5 milyon kişiyi istihdam eden turizm sektörü, yılda ortalama 20 milyar dolar döviz girdisi sağlıyor.

Dünyanın Türkiye"yi keşfetmeye başladığı 1980 ve 90"lı yılların ardından, ikinci turizm patlaması Türklerin dünyayı keşfetmeye başlamasıyla yaşanıyor son yıllarda. Türk turistler paket turlarla artık sadece iş için değil, gezip görmek ve tatil yapmak için de dünyanın her bölgesine gidiyor. Kesin rakamlara ulaşmak kolay olmasa da, iş için çıkanlar hariç paket turlarla yurtdışına turistik amaçlı gidenlerin sayısının yılda 500 bini bulduğu belirtiliyor.

ARTIK ÇALIŞANLAR DA SEYAHAT EDİYOR

Bu gelişmeler elbette turizm sektörünü ve tur operatörlerini doğrudan etkiliyor. Yurtdışı paket turlara yönelik rekabet gittikçe artıyor. Bu rekabet tur şirketlerinin reklamlarına kadar yansımış durumda. Özellikle yaz ayları, uzun bayram tatilleri ve sömestrlerde şirketler âdeta talep patlaması yaşıyor. Çocuğu okula devam eden aileler, talebin tatil dönemlerinde yoğunlaşmasının en önemli gerekçesi. Pronto Tur Genel Müdürü Ali Onaran, Türkiye"de son yıllarda yaşanan ekonomik istikrar ortamı ve artan refah seviyesinin, yurtdışı tatillerini "lüks ve zenginlere özgü" olmaktan çıkardığını düşünüyor. Bu sebepten olsa gerek Pronto, gazetelere verdiği ilanlarda bir Avrupa başkentine gitmenin, yurtiçi veya şehir içi seyahat kadar sıradanlaştığına vurgu yapıyor. “Eskiden maaşlı çalışan bir insan için yurtdışı tatili hayaldi.” diyen Ali Bey, şimdi bankada çalışan iki arkadaşın gelip kendilerinden İtalya tatili satın alabildiklerini aktarıyor. Özellikle emekliler ve öğretmenlerin kültür turlarına duydukları ilgi, yurtdışı programlarının hayli hareketlenmesine sebep oluyor.

Son yıllarda Türkiye"deki tatil alışkanlıklarında ciddi değişim yaşanıyor. Tatil yapma, tatil için bütçe ayırma ve tatilde memleket dışında farklı bölgelere gitme anlayışı yaygınlaşıyor. Bugüne kadar dış turizmin konusu durumundaki yerler artık iç turizmin de ilgi gösterdiği mekânlar hâline geldi. Yurtdışı seyahatlerinin yaygınlaşmasının en temel sebebi ise kuşkusuz fiyatlar. 200-600 Avro arasında değişen kişi başı fiyatlar, kredi kartlarına uygulanan taksitli seçeneklerle de birleşince son derece cazip hâle geliyor. Mesela 3 günlük Prag turu 299 Avro"dan satılıyor, İtalya turları ise 379 Avro"dan başlıyor. Hatta bazı yurtdışı tatilleri, Antalya tatilinden bile daha ucuza gelebiliyor. Ekonomik istikrarın bu sürece katkılarını unutmamak lazım elbette. Eskiden yurtdışında kredi kartından harcama yapan bir kişi, döviz her gün yükseldiğinden, döndüğünde yaptığı harcamanın çok daha fazlasını bankaya ödemek zorunda kalabiliyordu. Türkiye"de dövizin artık sürekli yükselmemesi, hatta gerilemesi, yurtdışında harcamayı riskten avantaja çevirmiş durumda.

ÇOK OKUYAN DEĞİL, ÇOK GEZEN BİLİR!

Hey Travel"in yurtdışı turlar müdürü Ramela Avetyan"a göre, Türklerde ciddi bir seyahat kültürü oluşmaya başladı. "Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi?" sorusunda tercihini gezmekten yana kullanmak isteyenlerin sayısındaki artışa dikkat çeken Avetyan, özellikle kültür turlarına büyük talep olduğunu söylüyor. Petrol fiyatları bu kadar artarken, paket turların fiyatlarının düşmesinde ise en büyük etken talebin artması. Aslında klasik ekonomide, talep artarsa fiyat da artar, talep azalırsa fiyat düşer; ama turizmde bu kural bozuluyor. Bir otobüsün maliyetini 10 kişiye bölmekle, 40 kişiye bölmek arasında epey fark var. Uçakların dolu gelip gitmesi, maliyetleri düşürdüğü için fiyatları da düşürüyor. Türkiye"de şu anda fiyatlarla ilgili en önemli sorun, erken rezervasyon alışkanlığının olmaması. Avrupalı turistler erken rezervasyonla çok uygun fiyat alırken, Türk turistlerin son dakika alışkanlığı devam ediyor. Oysa talebin hiç olmadığı dönemde tur satın almak, yüzde 60"ın üzerinde avantaj getirebiliyor.

Ramela Avetyan, hâlâ son dakikacılar olmasına rağmen, artık bilinçli seyahat eden bir kesimin de oluşmaya başladığını söylüyor. En azından vize isteyen ülkelere yönelik taleplerin çok erken yapılması gerektiğini insanlar kavramaya başladı. Elinde kitap veya tanıtıcı ülke broşürleriyle seyahat edenlerin sayısı da artıyor. Tur operatörlerinin tespitlerine göre, seyahat kültürü edinen Türkler, artık dünyadaki saygın turist gruplarından biri hâline gelmeye başladı. Buna rağmen turizmcilerin şikâyetçi olduğu konular da yok değil elbette. "Son dakikacılık" dışında, Türklerin geleneksel tavırları da şirketleri zorluyor. Mesela, seyahat esnasında Türk yemekleri talep etmek, yabancı bir ülkede olduğunu unutup Türkiye"deki gibi karşı taraftan esneklik beklemek gibi. Rehberlerin en büyük şikâyeti, Türk turistlerin gittikleri ülkeye ayak uydurmakta direnmeleri. Her giden Türk grubun kahvaltıda mutlaka zeytin talep etmesi, bize özgü alışkanlıklara bir örnek. Oysa birçok ülkede kahvaltıda zeytin yeme alışkanlığı yok!

UÇAKLAR BOŞ DÖNMESİN DİYE!

İşin ilginç yanı, bugün paket veya organize turlar diye bilinen yurtdışı programlarının geçmişi de merhum Turgut Özal"ın başlattığı uygulamalara dayanıyor. Turizm sektöründe yaşanan büyük atılım ve tesisleşme hamlesinden sonra Türkiye"ye akın eden turistlerin ilk yıllarda özel uçak kiralayarak geldiklerini hatırlatıyor, Barracuda Tur Genel Müdürü Cem Polatoğlu. Tarifeli seferler yeterli olmadığından turistler hâliyle tur şirketlerinin kiraladığı uçaklarla Türkiye"ye gelmeye başlar. Turistleri bırakan uçakların boş dönmesi ise yerli turizmcilerin dikkatini çeker. Polatoğlu, “Biz Türkiye"ye turist getirip sonra boş dönen o uçakların dönüş ayaklarını satarak bu işe başladık.” diyor. Boş dönmek yerine Türk turistleri alıp giden uçaklar, bir hafta sonra tatillerini tamamlayan grupları almak için yine boş gelmek yerine, bu sefer Türk turistleri geri getirir ve böylelikle ilk paket turlar da başlamış olur. Organize turların ilk destinasyonu Avrupa ülkeleridir. Çünkü Türkiye"ye gelen turistlerin çoğunluğu Avrupa ülkelerinden. Özellikle de İngilizler, Almanlar ve İtalyanlar… İşte bu şartlarda başlayan paket turlarla artık Türk turistler istisnasız dünyanın bütün ülkelerine gidiyor.

Seyahat tercihlerine bakıldığında, Türk turistler için İtalya"nın hâlâ en gözde ülke olduğunu söylemek mümkün. Hangi tur operatörüne sorsanız istisnasız, "en fazla tercih edilen ülke İtalya" cevabını veriyor. Peki, neden İtalya? Ramela Avetyan, Türk turistleri "Avrupacı" diye nitelendiriyor. Özellikle ilk kez yurtdışına çıkacak olanlar öncelikle İtalya"yı görmek istiyor. Floransa-Venedik-Roma ekseninde yoğunlaşan turlara büyük talep var. Bunun dışında Paris de mutlaka görülmek istenen yerler arasında. Yıllardır hep aynı noktalara gidildiğini belirten Avetyan, Hey Travel olarak insanlara farklı seçenekler sunduklarının altını çiziyor. Venedik"siz İtalya olmaz elbette. Fakat, Sicilya gibi az bilinen ama görülmesi gereken yerleri de seyahat programlarına eklediklerini söylüyor. Ali Onaran, Türk turistlerin tercihlerinde yıllardır Fransa ile İtalya"nın yarıştığını belirterek, son yıllarda sonucun İtalya lehine değiştiğini vurguluyor. Gerekçesi ise son derece ilginç: Sarkozy"nin cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte, Fransa"nın AB üyelik sürecinde Türkiye"ye karşı dışlayıcı bir tutum sergilemesi. Aslında bu da gösteriyor ki, ülkeler arası ilişkiler turizmi doğrudan etkiliyor. İnsanlar seyahat ederken, siyaseten daha yakın buldukları ülkelere öncelik veriyor. Son yıllarda Türkiye"nin İtalya ve İspanya ile kurduğu yakın ilişkiler, onların Türkiye"ye AB içinde verdiği destek, bu iki ülkeye yönelik talep patlamasına yol açmış. Oysa bundan sadece 9 yıl önce durum çok farklıydı. İtalya ile yaşanan Apo krizi sırasında bu ülkeye yapılan turlar tamamen durmuştu. Ramela Avetyan, gazete ilanlarında İtalya turları yazmalarının bile ciddi tepki çektiğini ve o dönem tepkilerden dolayı bu ülkeye seyahatleri askıya aldıklarını söylüyor.

FRANSA AB YOLUNA TAŞ KOYARSA...

Yılda ortalama 30 bin kişiyi yurtdışına götüren, Türkiye"nin en büyük tur operatörlerinden ETS Tur"un yurtdışı turlar müdürü İbrahim Cenk Okumuş, sadece ülkeler arası ilişkilerin değil, medyada o ülke hakkında çıkan haberlerin bile tercihleri doğrudan etkilediği görüşünde. Ermeni tasarısı kabul edildiğinde Fransa turlarının bıçak gibi kesildiğini söylüyor. Ünlü bir sanatçının bir Avrupa ülkesinde evlenmesinin ve bunun basında haber olmasının bile o ülkeye talebi hemen artırdığını belirtiyor. Okumuş, tercih sıralamasında ilk üç sırada genellikle İtalya, İspanya ve Fransa olsa da, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, Mısır ve Tayland"ın da son yıllarda Türk turistlerin en fazla tercih ettiği ülkeler hâline geldiğini belirtiyor.

Cem Polatoğlu ise bu konuda ilginç bir ayrıntıya dikkat çekiyor. Fransa"nın AB yolunda Türkiye"yi engelleme çabasından sonra, bu ülkeye talebin azalması Fransız Başkonsolosluğu"nun da dikkatini çekmiş. Konsolosluk bütün operatörleri arayıp vize taleplerinin neden kesildiğini sormuş. Aynı şekilde Amerika"ya talebin azaldığı dönemlerde konsolosluğun kendilerini toplayıp talebi canlandırmak için toplantılar yaptığını söylüyor Polatoğlu. Bu da gösteriyor ki her ülke turistlere önem veriyor. Türk halkının bu noktadaki duyarlı tavırları, ülkeler arası ilişkileri etkileyecek kadar önem taşıyor. Turizmin ülkeler için ne kadar önemli bir gelir kalemi olduğunu gösteren etkili örnekler aslında, Fransız ve Amerikan konsolosluklarının tavırları. Bütün gerekçe bu olmasa da, Apo krizinden sonra Türk- İtalyan ilişkilerinin tarihinin en olumlu dönemini yaşamasında, o dönem bıçak gibi kesilen İtalya turlarının etkisi olduğu tespitini yapmak mümkün. Tur operatörleri, en önemli etkenlerden birinin bu olduğu kanaatinde.

Yurtdışı turlardan söz etmişken, değişen bir alışkanlığın da altını çizmek gerekiyor. Eskiden yurtdışına en çok alışveriş için gidilirken, artık insanlar paralarını gezip görmeye ve kültür turlarına ayırmayı tercih ediyor. Bunda Türkiye"nin dışa açılması ve yurtdışındaki her şeyin Türkiye"de bulunabiliyor olmasının da etkisi var elbette. Tur operatörleri bir noktanın daha altını çiziyor. O da yurtdışına çıkmaya başlayan insanların olaylara yaklaşımlarında ve hayata bakışlarında gözlemledikleri değişim. Dünya ile temas eden, yabancı kültürleri tanıyan insanların çok daha açık görüşlü ve farklılıklara karşı hoşgörülü oldukları tespiti de, altı çizilmesi gereken ayrıntılardan. Geleneksel komplekslerimizin aşılmasında yurtdışı turlarının önemli katkıları var. Aynen, yurtdışındaki meslektaşlarını gören, uluslararası fuarlara katılan iş adamlarının, şirketlerinde kabukları kırması ve dünyaya açılması gibi…

(Aksiyon)

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.