Dr.Tuncay ACEHAN

Dr.Tuncay ACEHAN

demokrasi ahlakı

  •                                                 

                                       demokrasi ahlakı 

 

                                 ve

 

                        sandığa saygı

 

 

                 bu ay içinde kutladığımız bir bayram var :   milli hakimiyet bayramı.

       bu bayram ülkemizdeki idare şeklinin en önemli karakterine vurgu yapmak

 iç   için  her sene 23 nisan’da kutlanıyor.  bu karakter ise millet iradesinin

de  devlet yönetiminde  en belirleyici  üstün güç olduğu keyfiyetidir.

                    hatta bu gaye ile  büyük meclisin en görünür yerine “hakimiyet

kk   kayıtsız şartsız milletindir” bile yazılmıştır.  gerçi  27 mayıs anayasası ile

 at   atatürk’ün bu temel ilkesi sulandırılmış ve anayasal kurumlar

 d    denilen ve tayin yoluyla gelen sivil ve askeri bürokrasi tarafından

        millet egemenliği budanmış, hırpalanmış ve sınırlanmıştır...

        ancak bu son duruma dahi   t a h a m m ü l   edemeyen  ve kendisini

        sistemin sözde sahibi zanneden  ve de memleketin kaymağını götürmeye

        devam eden  statükocu ve seçkin (!)   t a i f e,, halkımızın  seçme ve irade

        koyma hakkını orasından burasından tırtıklamaya gayret edegelmiştir...

                         

                       türkiye’de  millet egemenliği mahsustan değil de;  hani sahici

        olsaydı… mesela  30 yıldan beri sürdürülen ve türk kadınını okuma ve

       çalışma hakkından mahrum eden başörtüsü  yasağını sürdürmek mümkün

       olabilir miydi, acaba?  yapılan müşahede ve kamuoyu yoklamaları açıkça 

       gösteriyor ki, milletimizin en az %80 i kadınımızın bin yıldır tatbik

      edegeldiği islami "t e s e t t ü r" kıyafetine karşı uygulanan haksız yasağın

       şiddetle karşısındadır…anlamamakta inat edenlere "buyurun referanduma"

       diyorum...  güç gerçekten millette olsa, milli irade serbestçe

       tecelli edebilse, yani gerçek demokratik cumhuriyet kağıt üzerinde

       kalmasa da  pratiğe geçirilse, millet çoğunluğunun kesinlikle istemediği

       bu manasız ve saçma "y a s a k" bir saat bile yürürlükte  kalabilir miydi,

       acaba ???

                        şimdi gündemde cumhurbaşkanlığı seçimi  var.  seçimin nasıl

      yapılacağı, kimlerin aday olacağı anayasada yazılı kurallara bağlanmış. 

      ancak anadolu’nun bağrından çıkmış bir halk çocuğuna  malum taifenin 

      tahammülü yok.  hazımsızlık çekiyorlar.  önce bu meclis seçemez diyo.lar…

      niye ?  seçime 6 ay kalmışmış…  peki, maçın 84. dakikasında penaltı olunca

      atılmaz mı?  “atılır da..sizin takım atamaz” diyo.lar, efendilerimiz(!)  “sahaya

      gireriz, tribünleri karıştırırız, iskemleleri yakarız” diyo. çığırtkan amigolar… 

      bu plan tutmayınca da  “penaltıyı falan  oyuncu atmasın”  diyooo.lar… 

      yoksa diye başlayan tehditler savuruyorlar, bey(?)ler,  sahip(!)ler…

      “tezahürat yaparız, 100 bin kişilik miting yaparız,  çankaya’ya giden

      yolları kapatırız” diyooo.lar…

 

                          toplantı ve gösteri yapmak, düşünce ve kararını deklare

      etmek  herkesin doğal hakkıdır.  elbette, miting yapabilirsiniz;  ancak

       işi tehdide, dayatmaya, şiddete bulaştırmaya ve darbe provası yapmaya            

      kimsenin  hakkı  yoktur. anayasanın cumhurbaşkanı  seçimi, seçilme hakkı,

      aday olma maddelerini ve tbmm’nin hür iradesinin neticelendirilmesini hiç

      kimse mecra ve maksadından saptıramaz,,  zorlama ve dayatmada

      bulunamaz…  unutmayın ki bu parti 11 milyon oy alarak 5 yıllığına

      milletin vekaletini aldı.   partinin başkanını  veya yöneticilerini

      sevmeyebilir, saygı hissetmeyebilirsiniz; ama iktidarın arkasındaki

      11 milyon vatandaşa ve onların siyasi tercihine saygı duymak

      zorundasınız,,  hürmet etmek mecburiyetindesiniz… demokrasi ahlakı

      bunu gerektirir. ki milletimizin demokrasi tarihinde, ne menderes’e ne

      demirel’e ne ecevit’e ne de özal’a  nasip olmadı böyle bir oy toplamı

      ve iktidar çoğunluğu…  300 bin demokrasi hazımsızının amigolar 

      kışkırtması ile bağırıp çağırması,,  11 milyon kişinin tercih ve

      kararından daha üstün değildir…  kaldı ki bütün anketler ve

      kamuoyu araştırmaları bu azim çoğunluğun taş gibi orada durduğunu

      ve 4 kasım’da da tercihinin değişmeyeceğini gösteriyor…

                               

                      temennim o ki,  ak partiye oy ve gönül verenlerin 

       malum mitingin 10 katı büyüklüğünde bir

       mitingle oylarının arkasında durduklarını cümle aleme ilan etmeleridir… 

       demokrasi fukarası zihniyeti kara kara düşündürecek bir tablodur,bu

        durum...             

                    4 kasım genel seçiminden daha önce,  halkımızın  bu zemindeki

      kararlılık ve dirayetini dünyaya göstermesi, ülkemizin  arızasız

      demokrasiye geçişi için bir başlangıç teşkil edecektir…  ben, kendi

      hesabıma, 3 kasım 2002’de verdiğim ve geçerlilik  müddeti 4 kasım

      2007’ye kadar devam edecek olan oy’uma sahip çıkmak ve demokrasi

      mücadelesinin 5 yılda bir sandıkta oy vermekle bitmeyeceğini

      göstermek  için  miting meydanına koşmaya hazırım.

 

                           acaba… tayyip  bey’in ve ak parti’nin konum ve

      şartlarına,  deniz bey ve chp sahip olsaydı; bu haksız itirazlar,

      hazımsızlıklar, tbmm üyelerine karşı dayatma ve zorbalıklar 

       yapılır mıydı?    “sen aday olma”,  “olamazsın”,  “olmamalısın”,  

      “oldurulmamalısın”  denilir miydi? …   bilakis… sessiz sedasız bir 

       seçim olurdu, değil mi?

 

 

                              ahlakın  temel ve başlangıç kuralı “kendine yapılmasını

      istemediğin şeyi başkasına yapmamak”tır.  demokrasi ahlakı  

      “e m p a t i”  yapabilme yürekliliği ister… seçimle gelen seçimle gitmeli;

      sandığa saygı duymalı; milletin iradesini başımıza  “t a ç” etmeliyiz…  

              

                    a.b.d. başkanlık seçimleri, 7 kasım 2007'de 50 eyalette yapıldı.

      seçime, cumhuriyetçi parti'den geoge w. bush,, demokrat parti'den

      "al gore" katıldı.  seçim kampanyası çok sert geçti...  seçim sonucunun

      ilanı için aylarca beklendi.   nihayet, toplam oylarda 550 bin daha az

      oy almasına rağmen, eyaletlerin çoğunda  önde olduğu için seçimi bush

      kazandı.

                          

                    kesin sonucun ilanından hemen sonra, "al gore" bir açıklama

      yaptı ve rakibi bush'u tebrik etti... sonrasında   amerikan halkına ve tüm 

      dünyaya şu mesajı verdi : " bütün halkımı yeni başkan etrafında 

       toplanmaya ve bütünleşmeye çağırıyorum. o hepimizin başkanıdır.""

       "al gore" bu mesajı verdi ve siyaset sahnesinden çekildi... şimdi küresel

       ısınma konularıyla uğraşıyor.   

     

                      ben...  keşke bu örneği vermemiş olsaydım...

 

                      ve... keşke benim ülkemde de önce siyasetçiler ve sonra  

      atanmışlar,  devlet erkanı, medya, üniversite ve halk   sandığa saygı

      gösterme ve demokrasiyi özümseme konusunda bu şekilde hazımlı,

      fedakar ve olgun davranabilselerdi....  

                     

                       ve... de... keşke benim ülkemde de cumhurbaşkanı doğrudan

        doğruya milletimiz tarafından  seçilebilseydi... ahh...! keşke.... 8,4,2007            

 

 

Bu yazı toplam 1370 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar