Tarık Sezai Karatepe

Tarık Sezai Karatepe

Boşa geçen yaz!


 

Boşa geçen yaz!

 

En iyi savunma saldırıdır. Hem canlanır kanlanırsın; hem harekete geçirirsin, kitleyi. Yenilenir, gürbüzleşirsin. Serpilir, büyürsün. Budarsın dalları. ‘Boyuna verip göğe ersin!’ diye.

Düşeni ezmezsin, dikersin toprağa. Hem filizlenir fidanlar; hem küme olurlar, başka bir ilkbaharda.

Beylikler tarla bostan davasında iken, ardına bakmadan fethe çıkan Selçuklu’sundur. Karaman’ın koyunu oyun üstüne oyun kurarken, Roma’nın dibindedir Osmanoğlu.

Vaktin değerlidir, dedi-kodu yoktur lügatinde. Her geceyi Kadir, her geleni Hızır bilirsin. İçine kapanmazsın, işin olmaz fitne fücurla.

Cinayetten beterdir, fitne. Düştüğü yeri yakmaz, sadece. Tebliğe imkan vermez. Hayat hakkı tanımaz, istişareye. Rüzgar savurur, her yöne. İşte o vakit, can yakıcı pervanesine takılanı alır götürür, öğütür durur, sonra çarpar yere.

Adamlıktan, insanlıktan eser kalmaz, itibar bırakmaz. Değersizleşir, kıymetten düşer, bir anda. Gavur parasıyla beş kuruş etmez, nihayet.

İşte o zaman ‘durumdan vazife çıkarırsın.’ Ama nafile!

Sussan fitne, konuşsan fitne. Dursan fitne, yürüsen fitne. Otursan fitne, kalksan fitne.

Ağzınla kuş tutsan, yemin billah etsen, “Beni ne o tanır, ne bu! Hakk’ı söylüyorum, benden bu kadar!’ desen kim inanır?

“Demek görüşün var! Fikir sahibisin yani(!) Düşünceni kendine sakla, takip et, bizleri. Biz ne dersek o! Yoksa gözden düşürürüz seni!” sesleri çıldırtır, bünyeni.

Soğuk yeller eser. Dondurucu fırtınalar kopar. İki fertle toplanamazsın. Gençlik, hanımlar, il, ilçe… kepenk indirir. Keyfin kaçmıştır, bir kere.

İğneli bakışlardan kurtaramazsın, kendini. “Bunlar mı devlet yönetecek? Huzur getirecek bizlere(!)” kem sözleri seni gaza getireceğine, bir inatla iktidara yürüyeceğine, çömelir kalırsın, olduğun yere.

Boşalttığın alanı doldurur, birileri. Bedeli ahirette ödenecek laflar gevelenir, ağızlarda. Bir zalimin suratına inecek darbe, kardeşinin yüzünde patlar.

“Onlar aralarında oldukça merhametli, inkarcılara karşı alabildiğine zorlu” Mübarek Lafzı tersinden tahakkuk eder.

Özgüven kaybı acı acı hissettirir, kendini. Akıl almaz işler çevrilir. Sonra deliller getirilir; ayetten, hadisten. Meğer ne meşreplerimiz varmış, aramızda, yepyeni mezheplerimiz(!)

Savaştırılır, kitle. İnandırılır. Hal’ledilmeyince işler, dinamik güçler çağrılır, imdada. Taraf olur insanlar, işlemedikleri günahla.

Sonra ortadan kaybolur, sırra kadem basar cıngarlar. Derdi başkasını gerer. Atar oltayı, yalnız bırakır kıyıda. Bekletir aylarca.

Oysa bir düşünsen:

Yerküre’de tek başınasın. Alabildiğine yalnız. Bir o kadar da özgürsün. Rezervlerin var. Kullandığın, bugüne değin kullanmadığın.

İmkanların var, ayrıca. Sözün, yazın, nefesin… imkan. Sinirin, refleksin, tepkin… imkan.

Fertle, devletle, toplumla münasebetin sosyal bir varlık kılıyor, seni. Kurullardan ve kurumlardan oluşan devlet, muhatabın oluyor.

Enteresan düşüncelerin var. Özgür Mekke’yi kurmadan haccetmek, umre yapmak tuhaf geliyor, sana. Kudüs’te, Siyonist vizesiyle Kubbetü’s Sahra ziyareti utanç veriyor.

Demokrasi oyununda taraf tutmayı saçma buluyorsun. “Ya bilmeden bir topluluğa düşman olursam!” kaygısı, yiyip bitiriyor, seni. Budalaca laflar etmekten haya ediyorsun.

Davaya zenginlik katanlarla, davadan zengin olanları kıyaslıyorsun. Farkına varıyorsun, bilinç kirlenmesinin.

Cumalar, teravihler, Kadir Geceleri, bayramlar barışı zorlamıyor, nedense. Kuşkuya düşüyorsun. “Acaba yavaş yavaş siliniyor muyuz, tarih sahnesinden? Mutasyona mı uğruyor, gözbebeği hareket?

Buraya kadar mı?” diyorsun.  “Hayır”cılar, şeytanın avukatlığını yapıp düşerken yollara, Çağlayan neden sessiz?

Lider’inin adına Mamak’ın hesabını sormayacak mısın? Katsayı, acıları kat kat ederken daha ne kadar susacaksın? Ajandana almadın mı yoksa?

Gözlerin buğulanıyor, kızarıyor kızarıyor.

Boşa geçen yaz, dolu geçen güz’e terk eder mi kendini? Gerçekçi kararlar alır mısın? Bugünü milat sayar mısın? Seçenekleri artırıp yola davam eder misin?

Sürüp gitmez, kaos hali. Dağ gibi dertler çözümsüz kalmaz. Hasta ameliyatta beklemez, fazla. Enfeksiyon kapar, sarar vücudu.

Risk ise alacağımız, beni yalnız bırakma. Sen de koy elini, taşın altına. Yetersizse aday çıkar. Yok, mevcudu korumaksa maksadın, vitesi bir ileri, iki geri alma!

Alma hakkını, kimsenin. Taşkınlık yapma. Saldırma, hukukuna. Zorla getirmediler, başına.

Boncuk dağıtma, sağa sola. Emeğe saygı duy, zamanı hor kullanma! Sonunda kabir var, unutma!

 

 

 


 

Bu yazı toplam 1898 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.