Abdurrahim Somuncu   (Emekli Müftü)

Abdurrahim Somuncu (Emekli Müftü)

BİRLİKTEN GÜÇ DOGAR

              Birlik ve beraberlik konusunda merhum Hacıbektaş’ı Velinin veciz ve anlamlı bir sözü ile yazımıza başlayalım “Bİr olalım, iri olalım, diri olalım” yine birliğe ve beraberliğe vurgu yapan şu sözü de çok anlamlıdır. “İncinsen de, incitme” Birlikte yaşamanın kurallarını, Peygamber efendimiz  (s.a.v) bir hadislerinde ”Birbirinizi sevmemezlik etmeyiniz, kin tutmayınız, haset etmeyiniz, birbirinize sırt çevirmeyiniz, Allah’ın kulları kardeş olunuz, bir Müslüman’ın diğer Müslüman kardeşine, üç günden fazla dargın durması helal değildir” buyurmuşlardır. Toplumun birliğini, düzenini, huzurunu, bozan şeylerin başında, haset, kin,  makam sevdası gibi unsurlar olduğu görülmekte ve bilinmektedir. Bizler neden bir ve güçlü olmayalım ki;bizlerin dinimiz bir, bayrağımız bir, ezanımız bir, vatanımız bir, düşmanımız bir… bukonuda vatan, millet ve mukaddes varlıklarımız söz konusu olunca da, bu birlikteliğimiz daha da çok önem kazanmaktadır.

             İstiklal savaşını babalarımız, dedelerimiz, inanç, iman ve birlikte olma, gücü ve kuvveti ile kazanmışlardır. Ecdadımız,“düveli muazzama” denilen dış, düşman güçlerini, Çanakkale de yenmişler bu birliktelikle dize getirmişler ve vatan topraklarından atmışlardır.                                                                                                                                                

            Peygamber efendimiz (s.a.v) bir hadislerinde  “ Elcemaatü rahmetün vel firkatü azabun, birlik olmakta rahmet, ayrılıkta, azap vardır” buyurmuşlardır.Birlikten güç doğması konusunda, Padişahın birisinin 7 tane oğlu varmış, bir gün padişah, bu yedi tane çocuğunu huzuruna çağırmış ve her birinin eline de, birer tane ip vermiş, bu elinize vermiş olduğum ipleri, kopartın demiş, çocuklarının her biri, ellerindeki ipleri kopartmışlar, daha sonrada, 7 tane ipi bir araya getirmiş ve her birisinin ellerine birlikte olan bu ipleri vermiş ve bu iplerin kopartılmasını istemiş, bir arada olan bu ipleri, hiç birisi kopartamamışlar,  işte evlatlarım, bu iplerin tek olduğunda, koptuğu gibi, sizde koparsınız, güçsüz kalırsınız, fakat birlikte olduğunuzda ise; güçlü olur ve sizi kimse bölemez ve parçalayamaz” demiştir.                                                                                               

           Bir insanın komşusunda, iş yerinde, hatta vatanında, inancını edebini ahlakını, yitirmiş, insanlar olabilir. Bize düşen görev ise, bir doktorun hastasını tedavi ettiği gibi, o,insanların eğitilmesinde iyi bir insan olarak yetiştirilip topluma, kazandırılması yönünde, gayret sarf etmektir.                                                                                                  

             İslam dininde “emri bil maruf, nehyi anil münker” diye bir kavram vardır. Ali imran süresi ayet 110 “ Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz, iyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allaha iman eder siniz…” buyrulmaktadır. Kötü ve zararlı olanlardan insanları men etmek, uzaklaştırmaya çalışmak, her vatansever, Müslüman’a düşen dini ve ahlaki bir görevdir.                                                                       

            İyi insanın yetişmesi iyi eğitilmekten geçer,  bu nedenle, İslam dini, insanın eğitimine, tâa anne karnında iken başlanılmasını öğütler. İyi eğitilen insan, önce kendisine ve içinde yaşadığı toplumuna, yararlı olur. Peygamber efendimiz (s.a.v) “İnsanların hayırlısı insanlara yarar sağlayanıdır, insanların şerlisi de, insanlara zarar verenidir” buyurmuşlardır.                                                                                                            

             İnsanların huzurla bir arada yaşaya bilmeleri için, neler yapmalıyız. Bu doğrultuda müslüman’ın diğer müslümanlara, selam vermesi,  merhabalaşması ve tebessüm etmesi, davetine icabet etmesi, bir sıkıntıya duçar olunca da, geçmiş olsun demesi, bir nimete kavuştuğun da ise, hayırlı olsun diyebilmesi…  .                                                                   

         Hayvanlar âleminde de, kendi aralarında yaşarken, bir takım kurallara uyduklarını görmekteyiz. Örnek: karıncalar ve arıların âlemi gibi. İnsanlar Farklı etnik kökenli ve farklı gelenek ve göreneklere, sahip olsalar bile, aynı bayrak altında, bir ve beraber yaşamaları fert ve toplumun yararınadır. Çünkü insan, üstün meziyetlerle yaratılan ve kendisine yaratıcı tarafından sayısız nimetlerin verildiği bir varlıktır. Bir Müslüman kardeşimizin ve ya vatandaşımızın ufak, tefek kusurlarının yüzüne vurulmaması ve mahcubiyetin doğmaması yönünde; bakınız, Mevlana bir sözünde ne güzel söylemiştir “İyilik yapmada güneş gibi ol, Kötülüklerin, ayıpların kusurların görülmemesinde de gece gibi ol, ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün “  demiştir. Güvenilen insan olursan, birlikteliği sağlaya bilirsin. Allah vatanımıza, milletimize, ezanımıza, birliğimize, dirliğimize zarar vermek isteyenlere fırsat vermesin. Bir şairimizin dediği gibi; “Girmeden bir millete tefrika düşman giremez, Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.” Allah’a emanet olunuz.                   

 

Bu yazı toplam 2568 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.