NEVZAT AMCA ÇOCUKLARLA

NEVZAT AMCA ÇOCUKLARLA

BİLGİSAYAR MANEVİYATI

Bundan bir müddet evvel henüz “vatandaşlık numaralarımız” nüfus kartlarına henüz yazılmamışken, Abdullah hoca, bir işinde kullanmak üzere TC kimlik numarası çıkartmak için en yakın bir internet-cafeye gider. Kapıdan girerken Kafenin levhada yazılı ismi görür ve “fesuphanallah, estağfurullah” çeker. Zira İnternet kafe’nin adı CAFE (CEN.NET)” dir. Hoca efendi kafe işleten delikanlıya;

“Evlâdım T.C. kimlik numarası istediler benden, yardımcı olabilir misin?” diye sorar.

 Tabi amcacım, siz şuraya oturun, şu işimi hemen bitirip sizinle ilgilenirim.

Abdullah hoca beklemeye başlar. Böylelikle bulunduğu mekânı da inceleme fırsatı
eline geçer. “Demek ki…” der, gençlerin girip bir türlü çıkmak bilmedikleri, internet-cafe denilen yer burası” diye düşünür.

Gözüne takılan her detaydan rahatsız olarak, huzursuz bakışlarla etrafını süzerken kendi evinin bodrumunda kurduğu fare tuzakları aklına gelir. Küçücük bir peynire tutsak olan fareler nasıl kapandan çıkamıyorlarsa, ayrı telden oyunlara yakalanan gençlerin de buradan çıkamadıklarını düşünür. Bir “fesuphanallah” daha çeker ve: “Ahir zaman fitneleri işte…” der kendi kendine.

33.¦-nternet-cafe.jpg

Müşterisinin huzursuz olduğunu fark eden delikanlı, hocaya bir çay söyler. Hoca kendisine ikram edilmesinden memnun, “Aferin” derken içinden, diğer taraftan hayıflanır.

“Yazık oluyor bu gençlere, hayatlarını heder ediyorlar. Boşa hayıflanmanın, vah vah demenin, bir faydası olmayacağını bildiği için, delikanlıyla hasbıhal etmeye karar verir.

“Delikanlı sana bir şey soracağım ama bilmem ne düşünürsün?”

“Buyurun amca, ne soracaktınız?”

“Sen Allah'ı bilir misin?”

Birbirine girmiş, hiçbir şekle benzetemediği jöleli saçları olan delikanlıdan aldığı cevap, hoca efendiyi pek şaşırtır. Kafeyi işleten delikanlı gülümseyen gözlerle bakarak;

“Kul, kendisini yoktan var edip, ona hayat bahşeden, düşünecek akıl, görecek göz veren Rabbini nasıl bilmez amca?”

Hayretle sormaktan alamaz kendisini: “Biliyor musun? Peki, neyle biliyorsun Allah'ı, bana bir anlatır mısın?” Delikanlı eliyle kafedeki bilgisayarları göstererek cevap verir:

“Bu bilgisayarlar ile biliyorum amca.”

“Bunlarla mı? Pek anlayamadım.”

“Bu bilgisayarların varlığı benim nazarımda Allah'ın varlığının en açık delillerinden biridir. Bilgisayar kullananlar gayet iyi bilirler amca, böyle bir makine, ancak bir mühendis ve üstün bir teknoloji ile var olabilir. Ateistin en önde gidenine sorsan, bu zımbırtının tesadüf eseri oluşmayacağını, mutlaka birisi tarafından yapılmış olduğunu söyler sana. Meselâ Darwin kalkıp dirilse, şu laptopu göstersen, desen ki;  “Bu Alet, şu hesap makinesinin tesadüfler zinciriyle evrimleşmiş hâlidir…”

Abdullah Hoca delikanlının anlattıklarından hoşlanmıştır. Keyiflenir.”Bilgisayarın kendiliğinden yapıldığını kabul etmeyen adam, onu yapan insanın yaratılmış olduğuna gelince kıvırıveriyor değil mi evlâdım?”

“Bak amca, burada 20 tane bilgisayar var, bunlar bir sistemle birbirine bağlı, hepsi bir program tarafından idare ediliyor. Bu sistemi ben kurdum, burayı ben çekip çeviriyorum. Buradaki düzen benden sorulur; Yani bir anlamda da farzı muhal buranın tanrısı benim. Bazen oy un oynayıp, interneti kullanıp para ödemeden sıvışmaya kalkanlar oluyor. Hemen yakalıyorum onları. “Gel bakalım! Nereye gidiyorsunuz böyle? Buranın nimetlerinden faydalanıp başıboş bırakılacağınızı mı zannettiniz?” diyorum.

“Paramız yok abi!” derlerse; “Yok öyle yağma!” deyip cezalandırıyorum. Internet-kafeyi temizletiyorum, paspas yapıyorlar, camları sildirip tuvaleti temizlettiriyorum. Bir saat oyunun, internetin bedeli olur, bunun hesabı sorulur da, sayısız nimetlerle dolu koca bir ömrün hesabını sormazlar mı insana? Bir kafenin bile işlerini düzenleyen, tertip eden biri varken, koca kâinatı kusursuz işleyen bu sisteminin bir kurucusu olmaz mı? Olmaz diyenin ahmaklığını bütün noterler tasdik etmez mi?”

“Vallahi evlâdım pek takdir ettim seni. Peki, Allah'ı nasıl bilirsin, neye benzetirsin?”

“Ben Allah'ı hiçbir şeye benzetmeden bilirim amca.”

“Bunun böyle olacağını nasıl bildin evlâdım?”

Delikanlı eliyle bilgisayarları işaret etti. Yine bunlar sağ olsun. Bu bilgisayarları yapan mühendisler başka, bilgisayarlar başkadır. Birbirlerine benzemezler. Programı yazan insan başkadır, ortaya konulan program ise bambaşka. Bilgisayarda yüklenmiş bilgiler vardır, fakat benim bilmem yine başkadır. Kamerası vardır, ses düzeni vardır, ama benim gözlerim ve duyup konuşmam farklıdır.”

Abdullah amca çocuğun feraset ve anlayışını çok beğenmişti. Sorduğu sorulara aldığı cevaplar, gayet mantıklıydı ve berrak bir imana işaret ediyordu. Aslında buradaki işi bitmiş, kimlik numarasını çoktan almıştı; ama muhabbete devam etmek istedi.

“Peki, varlığına inandığın Rabbin için ne yapman gerektiğine dair ne biliyorsun?”

“Ne yapmam gerektiğini biliyorum amca, fakat ne kadarını yapabildiğim hususunda kendimi yeterli görmüyorum”

“Ne bildiğini söylersen, neler yapabileceğine dair yardımcı olabilirim belki evlâdım.”

“Neler yapmam gerektiğine dair şuradan biliyorum amca: Öncelikle, Rabbim bana bir gönül vermiş. Kendisini bilmeyi nasip edip muhabbetini gönlüme yerleştirmiş. Ben de gönlümde sadece O'na ve sevdiklerine yer vermeliyim, O'nun istemeyeceği şeyleri gönlümden uzak tutmalıyım. İkinci olarak bana verdiği dili razı olmayacağı sözlerden korumalıyım. Her zaman O'nu söylemeli, O'nu anlatmalıyım. Son olarak bana verdiği bu bedeni onun razı olacağı şekilde kullanmalı, bir gün toprak olacak vücudumu O'nun yolunda eskitmeliyim. Benim bildiğim bundan ibaret”

“Eee evlâdım daha ne yapacaksın, başka bir şey kalmadı ki!”

“Efendim yapmalıyım, etmeliyim diyorum ama bal demekle ağız tatlanmıyor ki! Gidilecek yolu bilmek ayrı, usulüyle yolda yürüyebilmek apayrı bir şey yine bilgisayar tabirleriyle söylemek gerekirse, Şeytan denilen melun HACKER, benim sistemimde ki NEFS virüsünü aktif hale getiriyor. Üstesinden gelebilene aşk olsun. Etkili bir antivirüs programı bulmam lazım belki de…”

“Ben biliyorum” dedi Abdullah Hoca ve ekledi, “NAMAZ”

Eveeet amca, NAMAZ anti-virus programlarından birisidir. Hayat sistemine kurup, günde beş kere da bağlanırız. Böylece sürekli güncellenir”

Bu yazı toplam 2561 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.