Dr.Tuncay ACEHAN

Dr.Tuncay ACEHAN

medeni vahşet

              medeni vahşet

 

             her sene bu mevsimde, oturduğum  mahallede, sokağa her çıkışımda, imarlı arazilerde, çocukların oyun bölgelerinde, yollarda sürüler halinde yayılan büyükbaş hayvanlar ve onların bıraktığı mayıs, gübre ve atıklar görüyorum.

               çubuk, metropol  bir ilçe... ahır ve gübrelik yerlerin  iki yıl sonra tümden kaldırılacağını ve organize hayvancılık bölgesine gönderileceğini biliyoruz..!  ilçe merkezindeki ahırlara iki yıl daha dayanmayı  göze alalım; ama bu ahırlardan hayvanlarını çıkartıp,öbek öbek mahalle aralarında dolaştırmak,otlatmak,yolları kirletmek,çocukların oyun alanlarını ve piknik yerlerini pisletmek hakkını ve cesaretini nereden ve nasıl alıyorlar?  ... bunu anlayamıyorum ve buna sabredemiyorum.

                 bu saygısızlığa,adım adım kentleşmeye ve medeniyete ilerlemesi gereken bir yöre için tek kelimeyle vahşet diyorum.

                  hiç kimse, bana , bu başıbozukluğun,insan ve toplum sağlığı açısından bir çevre faciası olmadığını söylemeye kalkmasın...!   tartışmasını dahi kabul etmem.

                   sivil toplum adına yetkilileri göreve çağırıyorum...   bu ilçenin sahipsiz olmadığını görmek istiyorum...!

                    bu yazı ilçe insan hakları kuruluna, ilçe hıfzısıhha kuruluna, belediye başkanlığına ve ilçe  sağlık grup başkanlığına açık dilekçemdir.

 

                                     *******

 

                      insan hakları  ve çevreyi koruma merkezli medeniyet gelişirken,,  bir büyük insan hakkı ihlali de, kadınlara karşı yapılmaya devam ediyor...  o da tesettür yasağı...  türünün  en kabası,  bir medeni vahşet örneği.

                       kimisi türban diyor,, kimisi başörtüsü;  ama  örtünmenin doğru şekli ve ismi tesettürdür...   bin yıldır  müslüman türk hanımı tesettürü tatbik eder.

                         son  yüzyıla girerken kamusal yalan tertibiyle,,  tesettürlü hanımlara çalışma hayatı ve eğitim hakkı yasaklanmaya başlandı...  toplum barışını bozan ve sonuç alınması mümkün olmayan bir yasak bu.

                         bu tür ayrımcılıklar ve haksız  uygulamalar tarih boyunca insanlara kendi cinsleri tarafından çok yapıldı...  güney afrika ‘da ,,  amerika ‘da ,,  avrupa ‘da  din ve ırk kaynaklı insan ayrımcılığı ve zulmü yapanlar ,, bugün o mazlumların çocukları karşısında yere bakmak ve yutkunmaktan başka bir şey yapamıyorlar.

                          türkiye ‘de de öyle olacak...!! yasakçıların başı göğe ermeyecek...!!   bu yasak er geç bitecek...   çocuklarımız tesettürleriyle okuyacak,  çalışacak,  seçilecek,   cumhurbaşkanı olacak...   yasakçıların çocukları ise özür dileyerek yere bakacak...!

                           

                           çünkü hiçbir toplumun inanç, tarih ve medeniyeti sanık sandalyesine oturtulamaz...! 

 

                           laiklik, dini hayatın ve dini hürriyetin teminatı iken;  bir toplumu dinden uzak tutmanın aracı olarak kullanılamaz...!

                           

                             büyük şehirlerde yaşadığımız ve artık olağan saydığımız insanlık dışı olaylara bir bakın, lütfen...  dini tezahürü ve din eğitimini geriletmekle, bu toplumun altı oyuluyor...

 

        dinimiz , şimdi  ve gelecekte, halkımızı ve ülkemizi sağlam kökeniyle bir arada ayakta tutan ve var eden en güçlü değerdir ve insanımızın bu değerlerler sisteminden alacağı çok şey vardır.

                            bu yalın gerçeği anlayamayan gafiller, şu ara, yine 28 şubat bçg'si benzeri ispiyon ve provakasyonlar peşine takılmışlar ve çeşitli  kurumlarda okuyan veya çalışan  tertemiz bacıların  -ki bir tanesi şehit kardeşi-  bembeyaz tesettürü ile uğraşmaya başlamışlar... dikkatle ve ibretle izlemekteyiz...!  

                       sivil toplum anlayışım, her tür insan hakkı ihlalinde olduğu gibi, insan ve çevreye yönelmiş her  saygısızlığa ve yasakçılığa, karşı olmamı gerekli kılıyor.

                              bu gayrimedeni vahşetlere tez elden son verin, sayın ilgililer...!!  20,4,2007

Bu yazı toplam 2841 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar