AŞURE VE BİRLİK GÜNÜ KUTLANDI

AŞURE VE BİRLİK GÜNÜ KUTLANDI

Çubuk Dernekler Federasyonu (ÇUDEF) ile Çubuk Muhtarlar Derneği’nin birlikte organize ettiği ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlenen “7. Aşure ve Birlik Günü” 9 Kasım 2014 Pazar günü saat 13.00’de Çubuk Belediyesi Mehmet Akif Ersoy Kültü

 Şuayip YAMAN

 

Çubuk Dernekler Federasyonu (ÇUDEF) ile Çubuk Muhtarlar Derneği’nin birlikte organize ettiği ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlenen “7. Aşure ve Birlik Günü” 9 Kasım 2014 Pazar günü saat 13.00’de Çubuk Belediyesi Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi Salonu’nda yapıldı.

Programda verilen ortak mesaj; Birlik, beraberlik, barış, hoşgörü ve kardeşlik idi.

Program Kuran Tilaveti ile başladı.

Sunuculuğunu Yusuf Kanaat’ın yaptığı programda siyasi partilerden, sivil toplum örgütlerinden ve halktan katılım oldukça fazla idi.

Kuruluş amaçlarının milli, manevi ve insani değerleri ön plana çıkartmak, ilçede birlik ve beraberliği sağlamak olduğunu söyleyen Çubuk Dernekler Federasyonu (ÇUDEF) Başkanı Recep Taş yaptığı açılış toplantısında, “Federasyonumuz Ankara Çubuk, Akyurt ve Pursaklar İlçelerinin merkez ve mahallelerinde hizmet vermekte olan (benzer veya farklı amaçlarla kurulu) 58 derneğin bağlı bulunduğu bölgesel bir sivil toplum kuruluşudur.

Bölgemizde bulunan tüm farklı inanç ve kültür grupları başta olmak üzere toplumsal tabanı bulunan tüm olguların temsil edildiği ve yönetiminde söz sahibi olduğu bir sivil toplum kuruluşu olarak, kuruluş amaçlarımız doğrultusunda eğitim ve kültürel faaliyetler yapma gayreti içindeyiz.

Bu bağlamda, Federasyonumuz eğitim ve kültür hizmetleri çerçevesinde 7 yıldan beri Muharrem ayının ikinci yarısında “Aşure ve Birlik Günü” etkinliği yapmaktayız. Bu yıl 7. sini organize edeceğimiz etkinliğimizi kardeş kuruluşumuz Çubuk Muhtarlar Derneği ile ortaklaşa yaptık.

Sevgili canlar hepinize bu programımıza katıldığınız için çok teşekkür ediyorum. İçerisinde bulunduğumuz dünya her gün bize bir şey söylüyor. Sevgi, muhabbet, kaynaşma, birlik ve beraberlik. Bizim bu programlarımızın bir tek amacımız var. Bütün Müslümanların kalbinden derin acılar açan Kerbela acısını tekrar anarken ondan yola çıkarak şuanda çevremizde özelliklede bütün İslam dünyasında yaşanan Kerbelaları yurdumuzda tekrar yaşatmamak. Bütün Müslüman kardeşlerimizle sımsıkı birbirimizle sarılmak birbirimize yan gözle bakmamak, ön yargılarla birisine değer vermeden hepsine saygılı olarak müşterek olduğumuz konularda omuz omuza, ayrıştığımız konularda bir birbirimize daha saygılı olarak yolumuza devam etmek üzere bir anlamda hepimiz Hüseyin olmak adına biz bu programları yapıyoruz.

Teşkilatımız ve üye profilinde ki zenginliğin bizlere verdiği sorumluluğun bilinci ve duyarlığı ile tarihimizin bizlere miras bıraktığı, her biri İslam’ın tezahürü olan ekoller arasındaki dini veya kültürel ortak paydalarımızı ön plana getirmek, kimi ön yargıları yıkmak ve dolayısıyla milli birlik ve bütünlüğe katkı yapmak temel amacımızdır.

Bilindiği üzere, milli ve manevi değerlerine sıkı sıkıya bağlı milletimizin kültüründe “AŞURE” önemli bir yer almaktadır.

 1374 yıl öncesine kadar güzel duygularla bir bayram coşkusu içinde kutlanan Aşure, Rahmet ve Sevgi Peygamberi"nin “Allah"ım ben onları çok seviyorum, sen de sev” diye yakardığı, yine “Hüseyin bendendir, ben Hüseyin"denim, Hüseyin"i seven Allah"ı sevmiş olur” diyerek onu inananlara emanet ettiği Hz. Hüseyin ve çok sayıda Ehli Beyt"ten önemli şahsiyetin açlık ve susuzluk gibi insanlık dışı işkenceye maruz bırakılıp ardından da menfur bir şekilde şehit edilmeleri İslâm Dünyasına hiç sönmeyecek bir ateş düşürmüş ve artık mübarek Muharrem Ayı matem ayı kimliğini almıştır.

Esas itibariyle, Kerbelâlar 1374 yıldan beri zaman, yer ve nitelik değiştirerek ortaya çıkmış, aynı İnanç İklimi"nin içinde yer alan kardeşler arasında fitneyi canlı tutmaya çalışmış olmalarına rağmen bu milleti bölmeyi başaramamışlardır.

Fitne bundan sonra da başarılı olamayacaktır, zira bizler Alemlerin sultanı Hz. Muhammed Aleyhisselam"dan, İmam Ali"den, Ehli Beyt"ten, 12 İmam"dan, Mevlana"dan, Yunus"tan, Hünkâr Hacı Bektaş"tan, Hacı Bayram"dan feyiz aldık, onların gösterdiği nurlu yolda insanın önemini ve sevginin gücünü kavradık.

Allah"ı bir, Kur"an-ı bir, Peygamberi bir, İmam Ali başta olmak üzere 12 İmam ve Ehli Beyt sevgisi ile dolu ve onların yaşamlarını kendilerine örnek alıp, kendi yaşamlarına aktarma gayretinde olan ehli sünnet yolunun yolcuları olarak, Orta Asya"dan Balkanlara kadar geniş bir coğrafyayı aydınlatan Hoca Ahmet Yeseviler, Mevlanalar, Hünkar Hacı Bektaşi Veliler, Yunuslar, Pir Sultan Abdallar"dan feyiz almış, onların ışığı ile aydınlanmış bir millet olarak, Yüce Yaratıcıdan birliğimizi, dirliğimizi, muhabbetimizi daim kılsın.

 Sizlerin de takdir edeceği üzere, bu programlarla hedeflenen, Aşureden yola çıkarak mübarek aylardan Muharrem ayının fazileti, bu ayın İslam tarihindeki önemine ışık tutarken, İslam Âleminin ortak acısı Kerbelâ’yı anlamak, onun ışığında İslam coğrafyasındaki olayları yorumlamak, ülkemizde de yeni Kerbelâ’ların yaşanmaması için bilinç oluşturmak, bir anlamda zalimliğe karşı mazlumun, haksızlığa karşı hakkın ve adaletin safını tutmak ve adeta Hüseyinleşmek içindir. 

Bu duygular içinde insanımıza hizmeti amaç edinen ÇUBUK DERNEKLER FEDERASYONU mensupları olarak Aşure"den yola çıkarak ortak değerleri ön plana çıkartmak, Ön yargıları yıkmak ve kardeşler arasındaki sevgi bağlarını kuvvetlendirmek üzere bir program yaptık.

Bu nedenle ilçede 7 yıldır her sene aşure ve birlik gününü birlikte kutluyoruz.”

Çubuk Muhtarlar Derneği Başkanı Burhan Önal, “Bu gün burada bizi yalnız bırakmadığınız için, katılımlarınızdan dolayı hepinize ayrı ayrı saygılar sunar, teşekkür ederim.”

Çubuk Belediye Başkanı Tuncay Acehan, “Güzel bir günde Belediye adına herkesi sevgiyle selamlıyorum. Türkiye Cumhuriyeti artık 91 yaşını aşmış ve içerisindeki etnik ve dini sorunları artık çözecek olgunluğuna erişmiş bir devlet durumundadır. Hele ki 12 yıldır hükümetimiz başarılı uygulamaları sayesinde hem etnik, hem de mezhep konularındaki sürtüşmelerin, ayrılıkların ve gayrlıkların artık bitme noktasına geldiğini düşünüyorum..

Herkes fikirlerini serbestçe konuşma hakkına sahiptir.

Etrafımız ateş çemberi, bu yüzden her zamandan daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var.

Şuanda iş başında bulunan hükümetin daha önce yıllardır süren ayrımcılıkların ve baskıların semeresini ve bedelini ödeyerek bu noktaya gelmiştir.

Artık çağdaş bir millet anlayışında etnik ve dini farklıkların rahatlıkla hoş görüyle sineye basabilecek ve bu farklılıklardan zenginlik çıkarabilecek bir ortama gelmiş olduğumuzu düşünüyorum. Esasen de din ve vicdan hürriyeti bir insanın neye inanacağı konusunda serbest bırakılacağı değil, aynı zamanda inandığı şeyler üzerinde de kendi nesillerini yetiştirebilmesi örgütlenebilmesi ve bu eğitimi çocuklarına verebilmesi gereğini de doğurmaktadır. O yüzden benim kişisel anlayışım olarak her fer her birey inandığı şekliyle kabulümüzdür.

Ben özellikle Alevi ve Bektaşi geleneğinden gelen ve Çubuk’umuzun da bir rengi ve farklılığı olan canlarımızın, bütün Türkiye’deki bu şekilde yürüyen kardeşlerimizin devlet tarafından gerekli korunarak ve gözetim altına alınarak, bütün inançların ve bütün etnik grupların devletin eşit yaklaşımı ile kendi imkânlarını da birleştirerek haklarına ve özgürlüklerine kavuşmalarını gerçekten temenni ediyorum“ diye konuştu.

İlçe Kaymakamı Cemal Şahin, “Artık geleneksel hale gelen programa Muhtarlar Derneği’nin de destek vermesinden son derece mutluyum. Bu güzel ve anlamlı programda sizlerle birlikte olmaktan son derece mutluyum.

ÇUDEF ve Muhtarlar Derneğini bu etkinlikten dolayı kutluyorum ve teşekkür ediyorum. ÇUDEF’in programlarını bizde takip ediyoruz ve zaman zaman destek veriyoruz. Gerçekten çok güzel programlar yapıyorlar. İlçemizde birlik ve beraberlik adına çok güzel programlar yapıyorlar. Ben hepsini gönülden kutluyorum.“

Akyurt Belediye Başkanı Gültekin Ayantaş, “ ÇUDEF’in faaliyetlerini izliyorum. ÇUDEF her zaman birleştirici faaliyetler yapıyor.

Bu tür faaliyetleri bizde 11 yıldır Akyurt’ta yapıyoruz.

Sevgi paylaştıkça çoğalır, üzüntü ise paylaştıkça azalır. Bu nedenle birbirimizi çok daha fazla seveceğiz.”

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Mezhepleri Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hasan Onat, 'İslam Ortak Paydası ve Birlikte Yaşama Kültürü’ konulu konferansta yaptığı konuşmada, “İslam ortak paydası nedir, neye yarar? Şimdiye kadar çok farklı algılar ortaya çıktı. Burnumuzun dibinde Suriye’de Irak’ta oluk oluk kan akıyor. Bazı insanlara göre Irak’ta ve Suriye’deki çatışmaların arka planında mezhep çatışması olduğu gizlenemez bir gerçektir.

Türkiye’nin İslam Dünyası’ndaki açmazı herkesin tuttuğu yeri İslam olarak görmesinden kaynaklanıyor.  Parça parça oluyoruz. Onların her birisi hizipçidir.  Gerçek İslam Sünnilik dediğinizde diğer mezhepleri itmiş olursunuz.

Hz. Muhammed’ in sağlığında mezhep, cemaat ve tarikat yoktu.Bu yüzden hiçbir kimseyi bu unsurlardan dolayı kınayamazsınız. Onlar arasında ayırım yapamazsınız. Bu oluşumlar beşeri unsurlardır.. Lütfen hiçbir mezhebi İslam’ la özdeşleştirmeyin.

Bir insan kim olursa olsun, etnik grubu ne olursa olsun, Kuran’da belirtilen unsurlara inanıyorsa İslam’dır. Bir insan Allah’ın varlığına ve birliğine inanıyorsa İslam’dır.

En temelde Tevhit vardır. Tevhit bir insanın başı gibidir. Baş olmazsa insan olmaz.

Kuran’a göre Allah’ın affetmediği bir tek günah var. Allah’a eş (şirk) koşmaktır. Bu da guru ve kibirdir, menfaattir.

İslam’ı birkaç cümleyle anlatalım;

İslam kolaydır. Ahkaf Suresi 13Ayet’te, "Rabbimiz Allah’tır" deyip, sonra da dosdoğru yol alanlar var ya, onlar için hiçbir korku yoktur; onlar tasalanmayacaklardır da...” buyrulmuştur. Dosdoğru olmak bu kadar mı zor?”

Namaz insanları kötülüklerden alıkoyar Namaz sizi dosdoğru yapamıyorsa orada bir sorun bir problem vardır. Muttaki olmak Allah karşısında bilinçli olmak, sorumlu olmaktır. Unutmayınız ki, Allah size şah damarınızdan daha yakındır. Oruç ise Allah aşkını zirveye taşıması gerekirken biz görevimizi yapamıyoruz.

Esas olan fıtrata uygun ve dosdoğru olmaktır. Burada üç nokta var, insanın davranışıyla, sözü dosdoğru olacak, beynimizin en dibindeki hücrelerde bunu kabul edecek.

Kader, Allah’a zülüm isnat etmektir.  Oysa başımıza gelenler ellerinizle işlediklerinizdir. Kader değildir.

Köylerdeki olaylar daha çok Kış’ın olur. Çünkü köylüler Kış’ın çalışmazlar, otururlar

.Müslümanlarda petrol var. Ama ne yok* Akıl yok. Aklını kullanmayanların üstüne pislik yağar.

Niçin İslam Dünyası ortak payda da buluşmuyor? İslam dünyasının her yeri Kerbela gibi. Oluk oluk kan akıyor. Kerbela’nın arkasında adalet var. Yeni Kerbelaların önüne nasıl geçebiliriz.. ister Alevi, ister Sünni olalım bu topraklarda birlik, beraberlik içinde olmalıyız. İslam faydalı bir dindir. Allah insanı özenle yaratmıştır.

Eğer bazı insanlar Şii olduğu için Sünniler tarafından, Sünni oldukları için Şiiler tarafından öldürülüyorsa o zaman burada bir problem vardır. Problemin odağında ne var? Demek ki insanlar aynı havayı teneffüs etmelerine rağmen birbirlerini Müslüman olarak görmüyorlar demektir. Öyleyse burada bir eksiklik vardır. 

İster Sünni, ister Harici, ister Şafi, ister Şii herkes bulunduğu yeri gerçek İslam zannediyor ve bir başkasına İslam alanında yer bırakmak istemiyor. Ne anlama gelir bu biliyor musunuz? İşte İslam ortak paydası bu şekilde kayboluyor.”

Kerbelaların içine düştük Bunun için 72 millete dört gözle bakmak gerekir. Allah insanı en güzel şekilde yarattı.

Çıkış yolları birlik, beraberlik içinde olursak kurtuluşa ereriz. Türkiye’nin kaderi 1,5 milyar insanın (Müslüman’ın) kaderdir. IŞİD bugün Orta Doğu’yu yakıp kavuruyorsa bunu nedeni emperyalizmdir.

Birbirimizi tanımamız lazım. Hani ne derler, “Oğlan babadan öğrenir yaren düzmeyi, kız anneden öğrenir sofra düzmeyi” . Biz bir apartmanda bile bir arada yaşayamıyoruz.

Biz her şeyi devletten bekliyoruz. Devletin de başında bizim gibi insan var. Hep birilerinden bir şey beklemek değil, biz de bir şeyler yapmalıyız. İnsanla ilgili her şeyler bireyle başlar bireyle biter. Herkes evinin önünü temizlerse her yer tertemiz olur.

Sıkıntılardan kurtulmak için kolları sıvayıp çalışmamız gerekir.

Öyle bir laf etki o olay dosdoğru bir laf olsun, eğirip bükemesinler.

Bilginin gücüne nasıl sahip olabiliriz* Kuran’ın ilk ayeti, “oku” dur. Ne okuyacağız? İnsanın kendini geliştirmesi için evreni, bilimi gerçekleri okuması gerekir. Bilimi okumayanlar dünyaya sahip olamazlar. Ülke olarak bilimde yoğuz, sanatta da yoğuz. Biz sadece kaliteli tüketicileriz.

Kim kimin kölesi, kim kime hizmet ediyor*Telefonla konuşmanın ne anlama geldiğini biliyor muyuz* teknoloji kendi değerlerini yaratır. Teknolojiyi siz keşfedemezseniz, teknolojinin kölesi olursunuz.

Okumayan bir toplumuz. Okumayan insanlar okuyanların kölesi olurlar. Yalnız burada okuma-yazma bilmekle okumayı karıştırmayalım. Kitap okuyarak, gönüllü olarak kendiniz öğrenebilirisiniz.  Başkaları size öğretmez. Yüce dinimizde , “ilim öğrenmek kadın, erkek herkese farzdır.

Batı dünyasında okunan gazetelerin tirajına bakın, kitap okuyanların sayısına bakın.. Bir de bizimkiyle karşılaştırın..

Önce Kerbelayı okuyacağız. İnsana saygı duymayan insan olamaz. İnsanın ortak paydası önce insan olmaktır. Birbirimizle uğraşmak yerine beynimizi geliştirmek zorundayız. Her zaman birlik ve beraberlik içinde olmanız gerekir” dedi.

Konferansın arkasından Çubuk Yıldırım Beyazıt Anadolu Lisesi Tiyatro Grubu, Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerinden Zülfü Mutlu, Şazinur Olcay ve Gönül Korlas nezaretinde Anadolu’yu aydınlatan manevi mimarlarımızdan Hoca Ahmet Yesevi, Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaşi Veli, Pir Sultan Abdal, Hacı Bayramı Veli ve Aşık Veysel’in felsefelerinin yansıtıldığı bir drama gösterisi, akabinde tasavvuf müziğinden örnekler sundular.  Gülbank okundu. Gülbank, bir grup tarafından birlikte ve hep bir ağızdan söylenen duadır.

Daha sonra Yıldırım Beyazıt Anadolu Lisesi öğretmenleri Zülfü Mutlu, Şazinur Olcay ve Gönül Korlas yönetiminde öğrenciler tarafından Anadolu'yu Aydınlatanlar konulu ilahiler eşliğinde drama ve sema gösterisi sergilendi.

Seyit Kalender Veli Ocağı Dedesi Celal Akbaş ve Ali Rıza Güney nezaretinde Mahmutoğlan Mahallesi semah ekibi bir gösteri sundu.

Yine Seyit Kalender Veli Ocağı Dedesi Celal Akbaş Bektaşoğlu ve Ali Rıza Güney tarafından Aşure Duası okundu.

Yapılan aşure duasının ardından konferans salonunda ve Atatürk Parkı'nda kurulan stantlarda yaklaşık katılımcılara aşure dağıtıldı.

Plaket Töreni;

Aşure ve Birlik Günü’ne destek, katkı verenlere, sponsorlara, “Bu toprağın Sesi” programıyla  Aşure ve Birlik Günü’ne destek veren TRT’ ye ve ‘Anadolu’yu Aydınlatanlar’ programı ile güne damgasını vuran Yıldırım Beyazıt Anadolu Lisesi öğretmen ve öğrencilerine protokol tarafından plâket verildi.

asure-001.jpgasure2-003.jpgasure3-003.jpg

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.