- BIST 108.786
- Altın 272,876
- Dolar 5,8078
- Euro 6,4273
- Ankara : 3 °C
- İstanbul : 5 °C
- İzmir : 6 °C
- Trabzon : 10 °C
- Antlaya : 0 °C
- Görme Engelli Sanatçıdan Engelliler Ve Ailelerine Konser
- Dilmen Home'de Muhteşem Yıl Sonu Kampanyası Başladı
- 'Pazarcı Melike', Ekmek Parası Kazandığı Pazarda Çocuğunu Da Büyütüyor
- Çubuk'ta Engelli Genç Kızın Düğün Hayali Gerçek Oldu
- Engelli Çocuklar, Ebeveynleriyle Başkenti Tanıyor
- Başkan Demirbaş, İş Yeri Açılışına Katıldı
- Başkan Demirbaş, Engellileri Evlerinde Ziyaret Etti
- İhtiyaç Sahiplerine Giyim Yardımı
- Çubuk'un Öz Petrolü Coşkun Petrol
- Hanımelleri Derneğinden En Çok Fidan Dikenlere Ödül Verildi
- Çubuk Belediye Başkanı Baki Demirbaş'dan Ankaragücü'ne Ziyaret
- 3 Aralık Dünya Engelliler Günü
- Banyo Dolapları ve Duşakabinlerde Kış Kampanyası
- Çubuklu Sporcuların Wushu Kungfu Başarısı
- Kaçarken Yakalanan Hırsızlık Zanlısı Tutuklandı
5 ARALIK DÜNYA KADIN HAKLARINI KONUŞTUK BİTTİ Mİ?

MEHMET BAL / Yazar
Bu hafta 5 Aralık Dünya Kadın Hakları münasebetiyle kadınlarımıza tanınan haklar konuşuldu, programlar düzenlendi, peki bunların yanında kadınlarımıza yapılan hukuksuzlukları, toplum olarakhangi haksızlıkları yaptığımızı fark edip gösterdik mi konuştuk mu? Hak ettikleri değer ve vasıfların ne olduğunu söyledik mi? Bu konulardaki mahcubiyetimizi de açıklamak üzere başlayalım dedik.
Bugün her alanda şiddeti tetikleyen unsurların başında, yanlış toplumsal öğretilerimiz gelmektedir. Çocuklara doğdukları andan itibaren sevmekten çok şiddeti gösteriyoruz. Masanın kenarına başını çarpan çocuğun acısını hafifletmeye, onu teselli etmeye masaya vurmakla başlıyoruz. Sahte bir suçlu buluyoruz. Sonra o çocuk her canı yandığında, her tökezlediğinde, vuracak birilerini arıyor. Hiç kendi dikkatsizliği yüzünden düşmüş olduğu ihtimali aklına gelmiyor, çünkü ta bebek iken şahsından çok karşıdaki kişi veya nesneyi suçlaması gerektiği öğretiliyor. Şefkatle beslediğimizi iddia ediyoruz ama bu yaptığımız yanlışı maalesef göremiyoruz.
“Güçlü ol! Kimseye ezdirme kendini” seremonisini tekrarlayarak büyütüyoruz, sonra eline geçen ilk fırsatta kendinden zayıf olanı ezmesi gerektiğine inandırarak gösteriyoruz nasıl güçlü olunacağını. Anne çocuğa, baba evdeki herkese, devlet topluma… Hiyerarşi böyle devam ediyor…
Güçlü olmanın şiddet kullanmayı meşru hale getirdiği bir toplumsal akıl var maalesef ve çocuklar hep o akılla yetiştiriliyor sonuçsa malum, hayvana, doğaya, insana şiddet uygulayan nobran kişilikler süregeliyor, toplumsal yozlaşmaya şahit oluyoruz.
Oysa doğdukları andan itibaren çocuklarımıza kuvvetli olmanın vurmakla değil de korumakla, anlamakla, empati yapmakla, sevmekle olacağını öğütlesek, hatayı başkalarında aramadan evvel kendisine bakması gerektiğine dair bir alışkanlık oluştursak, insanların üstünlüğünün birbirine şefkat penceresinden baktığı takdirde yükseleceğini öğretsek, ‘merhamet etmeyene merhamet edilmez’ hadisini anlayarak bir gün hepimizin merhamete muhtaç olacağı gerçeğini içselleştirsek. Eşrefi mahluk makamına ancak sevgiyle, hoşgörüyle, tahammülle, şefkatle çıkabileceğini yaşayarak göstersek.
Bir insanı yüreğinden yakalayamadığınız zaman elinizden kayar gider, bizler iş işten geçmeden evvel çocuklarımıza bıkmadan usanmadan sevmeyi öğretip özlerindeki cevherleri işleyip birer mücevher haline getirelim. Aksi takdirde gelecek kuşakların mesuliyetleri de üzerimizde olacaktır.
İdeal etiğimizin yanı sıra bu olumsuz toplumsal görüş ve bakış bizlere daha sonra başka bir olumsuz sürümle karşımıza çıkıyor onun adı da ‘kadına şiddet’ oluyor.
Toplumumuza yakışmayacak bir şekilde kadına şiddet her geçen gün artmaktadır,Türkiye nüfusunun yüzde 49,8’inin kadın olduğu belirterek, "Her 10 kadından 4’ü yaşadığı çevrede kendisini güvensiz hissediyor. Kadınların yüzde 39,3’ü fiziksel şiddete, Yine bu kadınların yüzde 50’si yaşadığı şiddeti anlatamadığından, hemen hemen hepsi eşi tarafından şiddetin ekonomik, fiziksel, sosyal fark etmez herhangi birine maruz kaldığı anlaşılıyor.Şiddetin sadece fiziki bir kuvvet olarak değil ruhsal ve psikolojik baskı yöntemiyle de şiddet uygulandığını unutmamak üzerinde duracağımız en önemli konulardan birisidir.
Günümüzde yalnızca kadın olmaları nedeniyle cinsiyete dayalı ayrımcılığa uğrayan, şiddete maruz kalan kadın sayısının giderek arttığını görmekteyiz. Yapılan tüm eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarına ve yasal düzenlemelere rağmen, kadınların temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi engellenememektedir. Kadınlar hukuki, ekonomik, sosyal ve siyasi alanda eşit bir biçimde yer alamamakta, yaşam hakları ihlal edilmekte, toplumdaki değerleri örselenmekte, geliri eşit paylaşamamakta, savaş ve yoksulluktan en fazla etkilenen kesim olmakta vemücadele etmektedir.
Ülkemizde her yıl artan oranda yüzlerce kadın sadece kadın olduğu için öldürülmektedir.
Kadınlarımızın her alanda varlığını istediğimizi, her iş kolunda kadın varlığının ve elinin değmesi gerekliliğini vurgulamamıza rağmen kadınlarımıza sağlanan istihdam alanları olumsuz şekillenmekte; sosyal güvenceden yoksun bir şekilde zor çalışma koşullarında çalışmaya zorlanmaktadır. Kadınların siyasete katılma ve karar mekanizmalarında yer alma oranları olması gereken düzeyde değildir. Yasalar yönünden güçlü bir mücadele zemini olmasına rağmen kadının insan hakları ihlalinin artmasının nedeni mücadelenin samimi bir şekilde yapılmaması, toplumsal zihniyet dönüşümünün sağlanmamış olmasıdır.
Kadınların şiddete maruz kalmaması için devlet mekanizmalarına ve yasa uygulayıcılara büyük iş düşüyor. Bu çerçevede toplum araştırmaları,6284 sayılı Aileyi Koruma Kanunu'nun etkin kullanılmadığını, bu konuda yeni çalışmalar yapılması gerekliliği vurgulanıyor bunun için yetkililere çağrıda bulunup yeni düzenlemeler yapılması bir zorunluluk haline gelmiştir. Yani şu anki egemen olan yasalar ile kadına şiddete ‘dur’ denilemeyeceğini bize göstermektedir.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için devletin çok yönlü, bütüncül politikalar üretmesi yanında bu mücadelenin toplumsal düzeyde ortak, etkin ve kararlı bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Kadınlara yönelik şiddeti doğuran ve bunu sistematik hale getiren tutum ve davranışları ortadan kaldırmak için bireylerin ve toplumun kadına bakış açısını değiştirecek zihniyet dönüşümü oluşturacak politikaların ortaya koyulması ve samimi bir şekilde ısrarla uygulanması zorunludur.
Bu temel zihniyet dönüşümünün mimarlarının hiç olmazsa yine kadınlar tarafından oluşturulacak STK, dernek veya vakıfların öncülüğünde planlı ve programlı bir işleyişle kamuoyunda cevap bulunacağını düşünüyorum.
Kalıcı bir değişim ancak zihniyet dönüşümüyle mümkündür. Bunun için biraz empatiye biraz iletişime biraz da dayanışmaya ihtiyacımız var.
Kadına şiddetin ne demek olduğunu doğru anlatmalıyız:
Kadına şiddete ‘dur’ denilebilmesi için toplumda her bireye düşen görev sorumlulukların yanı sıra, saygın yerleri olan öğretmen, akademisyen ve din görevlilerine de büyük iş düştüğünü, toplumdaki olumsuz algıyı yıkmak için bu meslek gruplarının katkısına ihtiyaç duyulduğunu belirtmemize rağmen bu önemli mesleklerin kadını adeta toplumda alt sınıf bir karakter olarak yorumlaması ve lanse etmesi duracağımız ayrı sorunlardandır. Umarım ki kadına şiddetin ne demek olduğu toplumsal hafızalara kaydedebilecek hamiyetli insanları yetiştirebilir ve yetiştirebilecek bir eğitim sistemini kurabiliriz.
5 Aralık Dünya Kadın Hakları günü münasebetiyle kadınlara verilen siyasi hakları dünya da birçok ülkeden erken elde ettirmemizle gururlanırken kadınlara verilen bu siyasi hakkı onlara siyasi üslupsuzluklarımızla cevap vermemeliyiz.Bir yandan ‘kadını koruma’ yasaları geliştirirken, diğer yandan kadınlara karşı kullanılan dilin siyasi amaçlı olarak kadın haklarına aykırı olması, toplumsal zihniyet değişikliğini engellemektedir. Bir kadın, bir anne, bir hala, bir teyze ötesi, bir insan olarak eleştirileri makul düzeyde yapılırken çok aşırıya gitmiş bir şekilde olan tenkitlere çok üzülüyoruz. Oysa bizler efendimize, hanımına iftira atıldığı için ayetle uyarılmış bir ümmetiz. Bu hususu bu hassasiyetle değerlendirmeliyiz.
Geldiğimiz son noktada kadının değeri adeta cahiliye dönemini yansıtmakta oysaki kadına saygı inancımızın gereğidir ve kadına saygı medeniyettir onun için gereğini yapmamız gerekir.
Hz. peygamberin eşlerine davranışı, Hz. Hatice ile olan arasındaki saygı sevgi bağını ciltlerce anlatsakyazsak bitiremeyiz. Aralarındaki diyalog adeta evrensel ideal evlilik kurallarını ve kadına verilmesi gereken değerleri eksiksiz ve kusursuz şekilde içeriyor. Bunun birçok örnekle izahı mümkün.Bu değeri bu şekilde idrak edersek kadın erkek eşitliği diye savunduğumuz şeyin aslında tam tersine kadının daha fazla değer sahibi olması gerekliliği her hâlükârda karşımıza çıkmaktadır.
Toplumun en önemli mihenk taşlarından ve son kalemiz olan aile kurumunun zedelenmesi nasıl ki toplumu zedelemekteyse aile kurumunun başındaki bir annenin de böyle değersizleşmesi, şiddete maruz kalması gibi birçok unsurda bir o kadar toplum sağlığımızı zedelemektedir.
Ve bahse konu olan yazımızı şu örneklerle sonlandırmak istiyorum;
Bordo bereliler, ordumuzda çok değerli ve özel bir kuvvettir lakin olası bir savaş durumunda en önde hareket etmezler, olası bir olumsuzluk durumunda kesin ve son müdahale eden gruptur,bu durum onların değersizliğini değil aslında çok değerli bir kuvvet olduğunun göstergesidir.Tıpkı reel yaşantıda ve İslam’da erkeğin arkasında duran kadınların durumu gibidir. O yüzden erkek ve kadın eşittir ibaresine katılmıyorum, kadının erkekten daha değerli bir varlık olduğu onca gerçekle ortadayken neyin eşitliğini savunuyoruz?Eğer kadın olmak toplumun basit ve değersiz gördüğü bir o kadar da eşit diye yorumladığı bir şey olsaydı;
-Kız çocuğu olan birine, meleklerin bereketinin üzerinde olduğunu,
-Kız evlat yetiştirenin cennetle müjdelendiğini,
-Anne olduğunda da ayaklarının altına cennet vaat edildiğini söyleyebilecek miydik?
Bu minvalde kadın haklarının ve değeri sadece bir güne indirgenmemeli, sadece bir güne mahsus değerlendirip konuşulmamalıyız. Ait oldukları şan ve şerefi gereğinceivedilikle teslim etmeliyiz.
Saygı ve muhabbetle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
- MİLLİ MÜCADELENİN 100.YILINDA İSTİKLAL DAVAMIZ28 Mayıs 2019 Salı 23:41
- İSTİKLAL MARŞIMIZ VE MEHMET AKİF ERSOY14 Mart 2019 Perşembe 14:04
- KALPLERİMİZLE SİYASET YAPACAĞIZ…08 Şubat 2019 Cuma 17:26
- YEREL SEÇİMLER ÜZERİNE...21 Ocak 2019 Pazartesi 10:38
- DOĞU TÜRKİSTAN YETİM KALMASIN02 Ocak 2019 Çarşamba 10:44
- KAVRAMLARIMIZ VE DEĞERLERİMİZ ÜZERİNE…18 Aralık 2018 Salı 13:30
- 2023-2053-2071 VİZYONLARINA ENERJİMİZ TAM MI?26 Kasım 2018 Pazartesi 12:07
- LİYAKATİ NE ZAMAN İSTİHDAM EDECEĞİZ?19 Kasım 2018 Pazartesi 19:54
- ASIM’IN NESLİ DİYORUZ DA SAHİ KİMDİR BU NESİL?12 Kasım 2018 Pazartesi 14:18
Bursluluk Sınavı Tarihi Belli Oldu
Maximum AVM’de Avizelerde % 50 İndirim
PVC Kapı ve Pencere Sistemlerinde Yapı Dekor Kalitesi
ADİLOĞLU EMLAK İNŞAAT TÖRENLE AÇILDI
Yüzüklerin Efendisi gümüşçü kuzenler
Yavuzlar AVM’de Her Hafta Fırsat Ürünü
İpek Fırın, Ekmekte Olduğu Gibi Pastalarda da Ustalığını Kanıtladı
Erzurum Cağ Kebabı törenle açıldı
İlklerin Firması BMB İnşaat Çubuk'ta Yeni Projelere Başladı
Ninesinden Öğrendiği Tarifle İş Hayatına Atıldı
Vardar Grup BOSCH Açıldı
Öztürkler Mobilya’da Yüzde 50 İndirim Kampanyası
Kemaloğulları Pide Kebap Salonu
Lezzet durağı SR Döner Hizmetinizde
- GÖRÜNEN KÖY... Şuayip YamanİLÇEDE ÇÖP SORUNU VE ÇÖZÜM YOLLARI...
- MERYEM ÇANKAYANeslican Tay Anısına…
- Tarık Sezai KaratepeYazıyı kim buldu?
- MEHMET BALMİLLİ MÜCADELENİN 100.YILINDA İSTİKLAL DAVAMIZ
- MURAT UÇARENGELLİLERİ ANLAYALIM TOPLUMSAL HAYAT’TAN DIŞLAMAYALIM
- Dr.Muhammed BozdağBu gece bir Mirac yıldönümüne daha tanıklık ediyoruz.
- SALİH BOŞDURMAZTÜM SGK PRİMLERİ DEVLETTEN
- AVK.ALİ USTA12 banka için emsal karar: Paranızı geri alabileceksiniz!
- Tayfun AydoğanSÖZÜMÜZ SİZE ÇOK BİLMİŞLER !
- Sizden GelenlerDERSİMİZ; “OKUL KUTUSU”
- SAĞLIK KÖŞESİAnne karnında yeterince büyümeyen bebeklere dikkat
- Doç.Dr.İbrahim SAKÇAKMetabolik Cerrahiyle Diyabet Tedavisi
- Emekli Müftü Abdurrahim SomuncuZEKÂT
- Şazeli ÇÜGENAKLIN EPİSTEMOLOJİSİ
- Dyt. Kübra NOKTAADI DUYULMAMIŞ HAZİNE: SİYAH FASULYE!
- Erdem YazaroğluTemiz olan dünyamız, duyarsız insanlar tarafından kirletiliyor
- YUSUF BOSTANBuğday Ağacı
Çubuk'un Öz Petrolü Coşkun Petrol
DevaPark Hastanesinde Akupunktur tedavisi başladı
Vardar Grup BOSCH Açıldı
Şahinbaş Sanat Okulunda Çocuklarınız Sanatla Buluşuyor
Estonya'da Külliye Yapılması İçin Çalışma BaşlatıldıÇubuk'ta, Estonya'da külliye yapılması için yardım kampanyası başlatıldı.
Şehircilik Kurultayı Bişkek’te Yapılıyor.Şehircilik Kurultayı Bişkek’te Yapılıyor.
Maglaj, sular altında yardım bekliyorÇubuk’un Kardeş Şehri Basna Hersek’in Maglaj şehri sel nedeniyle sular altında. Vatandaşlar, çatıda bekleyerek kendilerine yardım eli uzatılmasını bekliyor.
ABD, MISIR’I NASIL İŞGAL EDECEK?Yazarımız Safa ASYA yazıyor...
Tel : 0312 9110397 / cubukhaber06@hotmail.com | Haber Yazılımı: CM Bilişim